İşte Ali Saydam’ın o yazısı;
Kaynak ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Vergi Murakabe Konseyi Gelir Yönetimi Başkanlığı Ataşehir Hizmet Binası’nın açılışında değerli açıklamalarda bulundu:
“Bir buhrana maddi, manevi ve siyasi yatırım yapanlar, pandemi devrimizdeki performansımızla hüsrana uğradı ve uğramaya devam edecek.”
Kimdir bu hüsrana uğrayanlar?
Hatırlarsanız aylar evvel bir kulüpten bahsetmiştik… Yanılmaktan Bıkmayanlar Kulübü… Kısaca YBK… Bu türlü bir kulüp yok alışılmış fakat bir araya gelip kursalar “Ne ‘iyi’ olur” demiştik… Böylelikle, yanılınca ağlayacakları bir omuz bulurlar kendilerine…
Bu müstakbel kulübün müstakbel üyeleri 3 çeşit oluyor:
1. Cehaletlerinden olsa gerek, hayat stiline dayalı Maksat Kitle Tahlilinde ‘taklitçiler’ ve/veya ‘takipçiler’ olarak anılan grup…
2. Lakin omurilikten malûm bir siyasi görüşün, bir grubun ya da bir akımın tasallutu altında düşünebilen ve bunun bir adım ötesine geçemeyenler…
3. Rahmetli Ömer Lütfi Mete’nin deyişiyle “zihni vaftizlenmiş”, o nedenle de Türkiye’nin çıkarlarına karşıt her türlü Batılı tezi savunabilenler…
YBK üyelerinin en kıymetli özelliklerinden biri de şu üç husustaki dehşetli distopik tahayyülleri: Spor; dış siyaset ve milletlerarası münasebetler; finans ve iktisat yönetimi…
“Öldük, bittik, mahvolduk” edebiyatı, YBK’nın finans ve iktisatla iştigal eden kanadının mütemadi tekrar eden ana teması… Bunları devir zaman “IMF gelecek”, “Dolar yükselecek”, vakit devir da “Cari açık büyüyecek”, “Faizler artacak” kehanetleriyle öne sürüyorlar…
Memleketimizin dünyaca örnek alınan bir uğraşa imza attığı, emsaline az rastlanır bir kenetlenmeyle tüm topluluğumuzun ‘millî birlik’ içinde olduğu salgın devrinde bile bu kulübün müzmin üyelerinin çatlak seslerini duymaya devam ettik…
Birliğimizi bozmak, spekülasyonlarla piyasaları dalgalandırmak ve devletimize zarar vermek için ısıtıp ısıtıp kullandıkları argümanlarıyla YBK üyeleri sahnedeydiler… Ya bunların işe yaramadığını hâlâ anlamadılar veyahut “Ya tutarsa” diye bahtlarını deniyorlar…
Lakin tutmadı… Bir defa daha…
Berat Albayrak, anlamak istemeyenler için ‘nesnel’ sonuçları ortaya koydu: “Mahsusen ekonomik manada analist ve kompetan tahlillerinin tamamına baktığımız vakit; dünya tarihinin en büyük ekonomik buhranı olarak isimlendirilmeye başlanan bu sürecin tesirlerini çok daha az yaşayan ve atlatan memleketlerden bir tanesi olduk ve olmaya da devam ediyoruz. İnşallah bundan sonraki süreçte de gayri indikatif kıymetlerde de olumlu ayrışmaya devam edeceğiz. …Özellikle gerçek kesim itimat endekslerinde önemli yükselişler sağladık. Gerek üretim gerek verimlilik açısından çok değerli bir gösterge olan PMI endeksinde Nisan ayındaki 33,4 seviyesinden, Haziran ayında eşik bedel dediğimiz 50 puanı aşarak 53,9 seviyesine yükselip 2018 Şubat ayından bu yana en yüksek kıymetine ulaştı. İhracatımız da bu mealde baktığımızda bu göstergelerle birlikte benzeri halde yükselişe geçmeye başladı. … BİST 100 endeksinde son 11 yılın en güçlü ve en yüksek paha çıkarını ortaya koydu.”
Açıkça ‘olumlu’ bu gelişmeler önünde, devletimizin ayağına çelme takmak isteyenler maatteessüf var… Lakin onlar varsa, diğerleri da var. Türkiye’nin geleceği için çalışan… Dışa bağımlılık önünde ‘millî bağımsızlık’ için cesaretli adımlar atan… Yurt dışından direktif alarak ‘kemiren’ değil, yerli ve ulusal kıymetlerimizi gözeterek ‘üreten’. Sağlanan katma bedelleri ‘takdir’ edebilen başkaları… AK Parti hükümeti de böylelerinden aldığı motivasyonla “Güçlü Türkiye” hedefine tökezlemeden yürümeyi sürdürüyor.
YBK ve benzerleri ne derse desin, Bakan Albayrak’ın “Normalleşme periyodundan amaçlarımızın üzerinde bir kazanımla çıkarak, ihracata, istihdama ve katma bedelli mal üretimine dayalı ekonomik altyapımızı tam mealiyle dönüştürmeye devam edeceğiz” açıklamalarını yabana atmamak lazım.
Haber7
