İşte Taha Dağlı’nın yazısının tamamı;
Suriye ve Irak’taki PKK teröristleri Ermenistan’a yardıma gitti.
Tez değil hepsi belgelendi.
Suriye’den Erivan’a gelen PKK’lıların imgeleri ortaya çıktı.
Irak’ın Süleymaniye kentinden Erivan’a PKK’lı taşıyan kargo uçaklarının rota haritaları tespit edildi.
ERMENİSTAN İLE PKK’NIN YAPTIĞI SAVAŞ KABAHATI
Suriye ve Irak’tan PKK’lıları alıp, Ermenistan’a, oradan da işgal altındaki Azerbaycan toprağı Karabağ’a götürmek, bir savaş kabahatidir.
Zira alenen demografik yapının değiştirilmesi, teşebbüsüdür.
O PKK’lılar, Ermenistan safında, Azerbaycan’a karşı saldırıyorlar.
Hiçbir akına karışmamış olsalar dahi, Karabağ topraklarında bulunduruluyor olmaları, milletlerarası hukuka nazaran demografik yapıyı değiştirmek ismine savaş hatasıdır.
Bu hata yıllardır Suriye’nin kuzeyinde işlendi.
PKK terör örgütü Suriye’nin kuzeyinde işgal ettiği kentlerdeki Arap ve Türkmenleri sürgün edip, yerlerine terör ögelerini getirdi ve nüfusla oynayarak, bölgenin demografisini değiştirdi.
Artık birebir tezgah Azerbaycan’da yapılıyor.
PKK bünyesinde Mayıs ayında kurulan Ermeni taburu isimli terör örgütüyle birlikte yüzlerce PKK’lı, Suriye ve Irak üzerinden sistematik bir formda Karabağ’a yerleştiriliyor.
İşte bu savaş cürmü, evraklarıyla ortaya çıkınca üstüne Karabağ’da sert bir Azerbaycan misillemesiyle karşılaşıp, 27 yıldır işgal edilen Karabağ’daki kimi köyler özgürleştirilince Ermeni lobisi telaşa kapıldı.
PKK DEŞİFRE OLUNCA ÖSO PALAVRASIYLA HAREKETE GEÇTİLER
Evvel İsrail devreye girdi.
Pazar günkü Ermenistan saldırısından bir gün evvel Cumartesi günü Jerusalem Post gazetesinde, “Türkiye Suriye’den Azerbaycan’a savaşçı getiriyor” palavrası servis edildi.
O palavraya CHP milletvekili Ünal Çeviköz sahiplendi.
Birebir gün İran medyası, bu palavrası duyurdu.
Reuters ajansı kim olduğu aşikâr olmayan 2 kişinin teyit edilmemiş kelamlarına prestij edip, haber yaptı.
Guardian gazetesi de o denli.
Sonrasında Ermenistan makamları bu gazetelerdeki tezlerle, CHP’nin tezini kanıt gösterip, “bakın işte her şey ortada, Türkiye Suriye’den Azerbaycan’a cihatçı getiriyor” diye bas bas bağırmaya başladı.
ÖSO İDDASI AZERBAYCAN’IN EGEMENLİĞİNE HAKARETTİR
Türkiye, Suriye’den Azerbaycan’a cihatçı, savaşçı, militan, ÖSO üyesi vs, hiç kimseyi getirmemiştir.
Azerbaycan’ın bu türlü bir şeye muhtaçlığı yoktur.
Azerbaycan’da askerlik şubelerinin önünde kilometrelerce uzunluğunda kuyruklar oluştu, binlerce genç savaşmak üzere cepheye gidebilmek için müracaat yaptı.
Kendi askeri olan Azerbaycan neden Suriye’den savaşçı ithal etme gereği duysun.
Kaldı ki “Türkiye Suriye’den Azerbaycan’a savaşçı getiriyor” palavrası Azerbaycan’ın egemenliğine yönelik bir akındır, hakarettir.
Bu türlü bir durum asla olmamıştır, teknik olarak muhtaçlık olsa bile buna Türkiye değil Azerbaycan karar verir. Sonuçta Azerbaycan bağımsız bir ülkedir.
Bu sıkıntıyı izah etmek için bu kadar cümle kurmak bile fazla.
Zira asıl sıkıntı bu değil.
Asıl problem, Ermeni ve PKK lobisinin, onların sahiplerinin, Suriye ve Irak’tan Karabağ’a sistematik formda PKK’lı yerleştirilmesinin deşifre olması.
Bu savaş kabahatini bastırmak için ortaya “Türkiye Suriye’den cihatçı gönderdi” palavrasını attılar ve kendi pisliklerini gölgelemek istediler.
İsrail’i, İran’ı, Ermenistan’ı hepsini anlarız da CHP buna neden alet oldu, onu anlamak hala mümkün değil.
Ünal Çeviköz “sözlerim çarpıtıldı” diyor lakin hiç değeri yok.
Çeviköz’ün “aslında ben cihatçı gönderildi” demedim, “cihatçı gönderiyor, diyorlar, buna dikkat çektim” izahatının zerre kıymeti yok.
Zira problem içerisinde “Türkiye” ve “cihatçı” sözlerinin geçtiği cümleleri kurup, Ermeni-PKK lobisinin tezlerini savunur hale dönüşebilmek.
Sen o cümleyi hangi amaçla kurarsan kur, haydi diyelim ki iyi niyetle kurdun, hiç değerli değil çünkü karşı taraf alacağını çoktan almış oldu.
Onlar PKK gerçeğini bastırıp yerine “Türkiye cihatçı gönderdi” palavrasına, şahsen senin sayende güçlü bir ses daha yüklemiş oldu.
Ünal Çeviköz deyince, akla Suriye’den Libya’ya kadar Türkiye’nin egemenlik uğraşlarına yönelik saldıran biri sürü açıklaması geliyor.
Onlardan bir kaçına dikkat çekmekte yarar var.
Mesela 8 Kasım 2018’de PKK’nın Suriye kolu PYD için “siyasi bir oluşum” diyen şahsen Ünal Çeviköz’ün kendisidir. PYD’nin terör örgütü olmadığını savunmuştur.
Lakin 28 Ağustos 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hamas önderi İsmail Heniye’yi kabulünden birkaç gün sonra “Hamas terör örgütüdür” diyen de Çeviköz’dür. Hem de 2012’de kendi genel lideri Kılıçdaroğlu’nun Heniye’yi CHP genel merkezinde ağırladığını unutarak.
Haber7
