Yaşam

Ahzab Suresi faziletleri nelerdir? Ahzab Suresi Arapça ve Türkçe okunuşu…

Ahzab Müddeti Arapça okunuşu ve Türkçe meali

GALERİNİN DEVAMI

Medine devrinde indirilen Ahzab Müddeti 73 ayetten oluşmaktadır. Hendek Savaşı ve Beni Kureyza Savaşlarının anlatılmasının yanında aile hayatı ve alakaları hakkında bilgi vermektedir. Kuran-ı Kerim’de yer alan mühlet ve ayetler, Allah’ın buyruk ve yasaklarına uyulmasını tavsiye ederek Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e itaati tavsiye etmektedir. Ahzab Müddetinde de anne, baba ve çocuklar ortasındaki bağın nasıl olması gerektiğini anlatırken bayan ve erkeklerin ibadetlerinde hassas olunması gerektiği aktarılmaktadır. 

AHZAP MÜDDETİ FAZİLETLERİ NELERDİR?

Ahzab Müddeti, kısmetin açılması ve işlerin yolunda gitmesi için okunduğu rivayet edilir. Her gün 7 sefer Ahzab Müddetini okumak, işlerin kolaylaşmasına, zorlukların acilen aşılmasını sağlamaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) Ahzab Müddetiyle ilgili ‘Kim Ahzab Müddetini okuyup aile efradına da onu öğretirse Allah onu kabir azabından korur’ biçiminde söylediği rivayet edilir. 

AHZAP MÜHLETİ TÜRKÇE OKUNUŞU

1. Ya eyyühen nebiyyüttekîllahe ve la tütîîl kafirîne vel münafikîyn innellahe kane alîmen hakîma
2. Vettebî’ma yuha ileyke mir rabbik innellahe kane bima ta’melune habîra
3. Ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekîla
4. Ma cealellahü li racülim min kalbeyni fî cevfih ve ma ceale ezvacekümüllaî tüzahirune minhünne ümmehatiküm ve ma ceale ed’îyaeküm ebnaeküm zaliküm kavlüküm bi efvahiküm vallahü yekulül hakka ve hüve yehdis sebîl
5. Üd’uhüm li abaihim hüve akseu îndellah fe vilayet lem ta’lemu abaehüm fe îhvanüküm fid dîni ve mevalîküm ve leyse aleyküm cünahun fîma ahta’tüm bihî ve lakim ma teammedet kulubüküm ve kanellahü ğafurar rahîyma
6. Ennebiyyü evla bil mü’minîne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül erhami ba’duhüm evla bi ba’dîn fî kitabillahi minel mü’minîne vel mühacirîne illa en tefalu ila evliyaiküm ma’rufa kane zalike fil kitabi mestura
7. Ve iz ehazna minen nebiyyîne mîsakahüm ve minke ve min nuhîv ve ibrahîme ve musa ve îysebni memeryeme ve ehazna minhüm mîsakan ğalîza
8. Li yes’eles sadikîyne an sîdkîhim ve eadde lil kafirîne azaben elîma
9. Ya eyyühellezîne amenüzküru nî’metellahi aleyküm iz caetküm cünudün fe erselna aleyhim rîhav ve cünudel lem teravha ve kanellahü bima ta’melune besîyra
10. İz cauküm min fevkîküm ve min esfele minküm ve iz zağatil ebsaru ve beleğatil kulubül hanacira ve tezunnune billahiz zununa
11. Hünalikebtüliyel mü’minune ve zülzilu zilzatlen şedîda
12. Ve iz yekulül münafikune vellezîne fî kulubihim meradum ma veaddenellahü ve rasulühu illa ğurura
13. Ve iz kalet taifetüm minhüm ya ehle yesribe la mükame leküm farciu ve yeste’zinü ferîkum minhümün nebiyye yekulune inne büyutena avratüv ve ma hiye bi avrah iy yürîdune illa firara
14. Ve lev dühîlet aleyhim min aktariha sümme süilül fitnete le atevha ve ma telebbesu biha illa yesîra
15. Ve le kad kanu ahedüllahe min kablü la yüvellunel edbar ve kane ahdüllahi mes’ula
16. Kul ley yenfeakümül firaru in ferartüm minel mevti evil katli ve izel la tümetteune illa kalîla
17. Kul men zellezî ya’sîmüküm minellahi in erade biküm suen konut erade biküm rahmeh ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyev ve la nesîyra
18. Kad ya’lemüllahül müavvikîyne minküm ve kailîne li îhvanihim helümme ileyna ve la ye’tunel be’se illa kalila
19. E şîhhaten aleyküm Fe iza cael havfü raeytehüm yenzurune ileyke teduru a’yünühüm kellezî yuğşa aleyhi minel mevt fe iza zehebel havfü selekuhüm bi elsinetin hîdadin eşîhhaten alel hayr ülaike lem yü’minu fe ahbetallahü a’malehüm ve kane zalike alellahi yesîra
20. Yahsebunel ahzabe lem yezhebu ve iy ye’til ahzabü yeveddu lev ennehüm badune fil a’rabi yes’elune an embaiküm ve lev kanu fîküm ma katelu illa kalîla
21. Le kad kane leküm fî rasulillahi üsvetün hasenetül li men kane yercüllahe vel yevmel haîra ve zekerallahe kesîra
22. Ve lemma rael mü’minunel ahzabe kalu haza ma veadenellahü ve rasulühu ve sadekallahü ve rasulühu ve ma zadehüm illa îmanev ve teslîma
23. Minel mü’minîne ricalün sadeku ma ahedüllahe aleyh fe minhüm men kada nahbehu ve minhüm mey yentezîru ve ma beddelu tebdîla
24. Li yecziyellahüs sadikîyne bi sîdkîhim ve yüazzibel münafikîyne in şae konut yetube aleyhim innellahe kane ğafurar rahîyma
25. Ve raddellahüllezîne keferu bi ğayzîhim lem yenalu hayra ve kefallahül mü’minînel kîtal ve kanellahü kaviyyen azîza
26. Ve enzelellezîne zaheruhüm min ehlil kitabi min sayasîyhim ve kazefe fî kulubihimür ru’be ferîkan taktülune ve te’sirune ferîka
27. Ve evraseküm erdahüm ve diyarahüm ve emvalehüm ve erdal lem tetauha ve kanellahü ala külli şey’in kadîra
28. Ya eyyühen nebiyyü kul li ezvacike in küntünne türidnel hayated dünya ve zîneteha fe tealeyne ümettî’künne ve üserrîhkünne serahan cemîla
29. Ve in küntünne türidnellahe ve rasulehu ved daral ahîrate fe innellahe eadde lil muhsinati minkünne ecran azîyma
30. Ya nisaen nebiyyi mey ye’ti minkünne bi fahîşetim mübeyyinetiy yudaaf lehel azabü d’feyn ve kane zalike alellahi yesîra
31. Ve mey yaknüt minkünne lillahi ve rasulihî ve ta’mel salihan nü’tiha ecraha merrateyni ve a’tedna leha rizkan kerîma
32. Ya nisaen nebiyyi lestünne ke ehadim minen nisai inittekaytünne fe la tahda’ne bil kavli fe yatmeallezî fî kalbihî meraduv ve kulne kavlem ma’rufa
33. Ve karne fî büyutikünne ve la teberracne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekîmmes salete ve atînez zekate ve etî’nellahe ve rasuleh innema yürîdüllahü li yüzhibe ankümür ricse ehlel beyti ve yütahhiraküm tathîra
34. Vezkürne ma yütla fî büyutikünne min ayatillahi vel hîkmeh innellahe kane latîyfen habîra
35. İnnel müslimîne vel müslimati vel mü’minîne vel mü’minati vel kanitîne vel kanitati ves sadikîyne ves sadikati ves sabirîne ves sabirati vel haşiîyne vel haşiati vel mütesaddikîyne vel mütesaddikati ves saimîne ves saimati vel hafizîyne fürucehüm vel hafizate vez zakirînellahe kesîrav vez zakirati eaddelahü lehüm mağfiratev ve ecran azîyma
36. Ve ma kane li mü’miniv ve la mü’minetin iza kadallahü ve rasulühu emran ey yekune lehümül hîyeratü min emrihim ve mey ya’sîllahe ve rasulehu fe kad dalle dalalem mübîna
37. Ve iz tekulü lillezî en’amellahü aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekîllahe ve tuhfî fî nefsike mellahü mübdîhi ve tahşen nas vallahü ehakku en tahşah felemma kada zeydüm minha vetaran zevvecnakeha li key la yekune alel mü’minîne haracün fi ezvaci ed’îyaihim iza kadav minhünne vetara ve kane emrullahi mef’ula
38. Ma kane alen nebiyyi min haracin fîma feradallahü leh sünnetellahi fillezîne halev min kabl ve kane emrullahi kaderam makdura
39. İllezîne yübelliğune risalatillahi ve yahşevnehu ve la yahşevne ehaden ilellah ve kefa billahi hasîba
40. Ma kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyîn ve kanellahü bi külli şey’in alîma
41. Ya eyyühellezîne amenüzkürullahe zikran kesîra
42. Ve sebbihuhu bükratev ve esîyla
43. Hüvellezî yüsallî aleyküm ve melaiketühu li yuhriceküm minez zulümati ilen ışık ve kane bil mü’minîne rahîyma
44. Tehîyyetühüm yevme yelkavnehu selam ve eadde lehüm ecran kerîma
45. Ya eyyühen nebiyyü inna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezîra
46. Ve daîyen ilellahi bi iznihî ve siracem münîra
47. Ve beşşiril mü’minîne bi enne lehüm minellahi fadlen kebîra
48. Ve la tütîîl kafirîne vel münafikîyne ve da’ ezahüm ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekîla
49. Ya eyyühellezîne amenu iza nekahtümül mü’minati sümme tallaktümuhünne min kabli en temessuhünne femaleküm aleyhinne min îddetin ta’tedduneha fe mettiuhünne ve serrihuhünne serahan cemîla
50. Ya eyyühen nebiyyü inna ahlelna leke ezvacekellatî ateyte ücurahünne ve ma meleket yemînüke memma efaellahü aleyke ve benati ammike ve benati ammatike ve benati halike ve benati halatikellatî hacerne meake vemraetem mü’mineten iv vehebet nefseha lin nebiyyi in eraden nebiyyü ey yestenkihaha halisatel leke min dunil mü’minîn kad alimna ma feradna aleyhim fî ezvacihim ve ma meleket eymanühüm li keyla yekune aleyke harac ve kanellahü ğafurrar rahîyma
51. Türcî men teşaü minhünne ve tü’vî ileyke men teşa’ ve menibteğayte mimmen azelte fe la cünaha aleyk zalike edna en tekarra a’yünühünne ve la yahzenne ve yerdayne bima ateytehünne küllühünn vallahü ya’lemü ma fî kulubiküm ve kanellahü alîmen halîma
52. La yehîllü leken nisaü min ba’dü ve la en tebeddele bihinne min ezvaciv ve lev a’cebeke husnühünne illa ma meleket yemînük ve kanellahü ala külli şey’ir rakîyba
53. Ya eyyühellezîne amenu la tedhulu büyuten nebiyyi illa ey yü’zene leküm ila taamin ğayra nazîrîne inahü ve lakin iza düîytüm fedhulu fe iza taîmtüm fenteşiru ve la müste’nisîne li hadîs inne zaliküm kane yü’zin nebiyye fe yestahyî minküm vallahü la yestahyî minel hakk ve iza seeltümuhünne metaan fes’eluhünne miv verai hîcab zaliküm atheru li kulubiküm ve kulubihinn ve ma kane leküm en tü’zu rasullellahi ve la en tenkihu ezvacehu mim ba’dihî ebeda inne zaliküm kane îndellahi azîyma
54. İn tübdu şey’en mesken tuhfuhü fe innellahe kane bi külli şey’in alîma
55. La cünaha aleyhinne fî abaihinne ve la ebnaihinne ve la îhvanihinne ve la ebnai îhvanihinne ve la ebnai ehavatihinne ve la nisaihinne ve la ma meleket eymanühünn vettekîynellah innellahe kane ala külli şey’in şehîda
56. İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezîne amenu sallu aleyhi ve sellimu teslîma
57. İnnellezîne yü’zunellahe ve rasulehu leanehümüllahü fid dünya vel ahîrati ve eadde lehüm azabem mühîna
58. Vellezîne yü’zunel mü’minîne vel mü’minati bi ğayri mektesebu fe kadîhtemelu bühtanev ve ismem mübîna
59. Ya eyyühen nebiyyü kul li ezvacike ve benatike ve nisail mü’minîne yüdnîne aleyhinne min celabîbihinn zalike edna ey yu’rafne fe la yü’zeyn ve kanellahü ğafurar rahîyma
60. Le vilayet lem yentehil münafikune vellezîne fî kulubihim meraduv vel mürcifune fil medîneti le nuğriyenneke bihim sümme la yücaviruneke fîha illa kalila
61. Mel’unîne eyne ma sükîfu ühîzu ve kuttilu taktila
62. Sünnetellahi fillezîne halev min kabl ve len tecide li sünnetillahi tebdîla
63. Yes’elüken nasü anis saah kul innema îlmüha îndellah ve ma yüdrîke lealles saat tekunü karîba
64. İnnellahe leanel kafirîne ve eadde lehüm seîyra
65. Halidîne fîha ebeda la yecidune veliyyev ve la nesîyra
66. Yevme tükallebü vücuhühüm fin nari yekulune ya leytena eta’nellahe ve eta’ner rasula
67. Ve kalu rabbena inna eta’na sadetena ve küberaena fe edallunes sebîla
68. Rabbena atihim dî’feyni minel azabi vel’anhüm la’nen kebîra
69. Ya eyyühellezîne amenu la tekunu kellezîne azev musa fe berraehüllahü mimma kalu ve kane îndellahi vecîha
70. Ya eyyühellezîne amenüttekullahe ve kulu kavlen sedîda
71. Yuslîh leküm a’maleküm ve yağfir leküm zünubeküm ve mey yütîîllahe ve rasulehu fe kad faze fevzen azîyma
72. İnna aradnel emanete ales semavati vel erdî vel cibali fe ebeyne ey yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehel insan innehu kane zalumen cehula
73. Li yüazzibellahül münafikîyne vel münafikati vel müşrikîne vel müşrikati ve yetubellahü alel mü’minîne vel mü’minat ve kanellahü ğafurar rahîyma

AHZAP MÜDDETİ TÜRKÇE MEALİ

1. Ey Peygamber! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Elbet Allah hakkıyla bilendir, karar ve hikmet sahibidir.
2. Rabbinden sana vahyolunana uy. Elbet Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
3. Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah kâfi.
4. Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâr(1) yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Tekrar evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve gerçek yola iletir.
5. Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir. Şayet babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılgı ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Lakin taammüden yaptığınız şeylerde size günah vardır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
6. Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha evvel gelir. Onun eşleri de mü’minlerin analarıdır. Ortalarında akrabalık bağı olanlar, Allah’ın Kitab’ına nazaran, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Fakat dostlarınıza bir iyilik yapmanız öteki. Bu (hüküm) Kitap’ta yazılıdır.
7. Hani biz peygamberlerden sağlam kelam almıştık. Senden, Nûh’tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa’dan da. Evet biz, onlardan sapa sağlam bir kelam almıştık.
8. (Allah, bunu) gerçek kimseleri doğruluklarından hesaba çekmek için (yapmıştır.) Kâfirlere de elem dolu bir azap hazırlamıştır.
9. Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.
10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah’a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
11. İşte orada mü’minler denendiler ve şiddetli bir formda sarsıldılar.
12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, “Allah ve Resûlü bize, fakat aldatmak için vaadde bulunmuşlar” diyorlardı.
13. Hani onlardan bir küme, “Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün” demişti. Onlardan bir öteki küme da, “Evlerimiz açık (korumasız)” diyerek Peygamberden müsaade istiyorlardı. Halbuki konutları açık (korumasız) değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.
14. Şayet Medine’nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu kesinlikle yaparlardı; o bahiste fazla gecikmezlerdi.
15. Andolsun ki, onlar, daha evvel geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a kelam vermişlerdi. Allah’a verilen kelam ise sorumluluğu gerektirir.
16. De ki: “Eğer siz mevtten ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla yarar vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız.”
17. De ki: “Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah’tan koruyacak kimdir? Veya size bir rahmet dilese, buna mani olacak kimdir?” Onlar kendilerine Allah’tan diğer hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
18,19. Elbet Allah içinizden, savaştan alıkoyanları ve kardeşlerine, “Bize gelin” diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak savaşa pek az gelirler. Dehşet geldiğinde ise, üzerine mevt baygınlığı çökmüş kimse üzere gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Endişe gidince de ganimete karşı çok düşkünlük göstererek sizi keskin lisanlarla incitirler. İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı. Bu, Allah’a kolaydır.
20. Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin ortasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
21. Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için hoş bir örnek vardır.
22. Mü’minler, düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü gerçek söylemişlerdir” dediler. Bu, onların lakin imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
23. Mü’minlerden o denli adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri kelama sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri kelamı yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri kelamı asla değiştirmemişlerdir.
24. Bunun bu türlü olması Allah’ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükâfatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi veya onların tövbesini kabul etmesi içindir. Elbet Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
25. Allah, inkâr edenleri, hiçbir hayra ulaşmaksızın kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Allah, savaşta mü’minlere kâfi geldi. Allah, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
26. Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir dehşet saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz.
27. Allah, sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve şimdi ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
28. Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: “Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut’a vereyim ve sizi güzelce bırakayım.”
29. “Eğer Allah’ı, Resûlünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”
30. Ey Peygamber’in hanımları! İçinizden kim apaçık bir nahoşluk yaparsa, onun cezası iki kat verilir. Bu, Allah’a nazaran kolaydır.
31. İçinizden kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder ve salih bir amel işlerse, ona mükâfatını iki kat veririz. Biz, ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır.
32. Ey Peygamber’in hanımları! Siz, bayanlardan rastgele biri üzere değilsiniz. Şayet Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) kelamı yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Hoş (ve doğru) kelam söyleyin.
33. Evlerinizde oturun. Evvelki cahiliye periyodu bayanlarının açılıp saçıldığı üzere siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin mesken halkı! Allah, sizden lakin günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
34. Siz evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Elbet Allah en saklı şeyi bilendir, hakkıyla haberdardır.
35. Elbet müslüman erkeklerle müslüman bayanlar, mü’min erkeklerle mü’min bayanlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr bayanlar, gerçek erkeklerle gerçek bayanlar, sabreden erkeklerle sabreden bayanlar, Allah’a derinden hürmet duyan erkekler, Allah’a derinden hürmet duyan bayanlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren bayanlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan bayanlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan bayanlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan bayanlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
36. Allah ve Resûlü bir iş hakkında karar verdikleri vakit, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min bayan için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, elbet ki o apaçık bir halde sapmıştır.
37. Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Halbuki kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın buyruğu kesinlikle yerine getirilmiştir.
38. Allah’ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha evvel gelip geçen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın buyruğu, mutlaklaşmış bir karardır.
39. Daha evvel gelip geçen o peygamberler, Allah’ın vahiylerini bildiri eden, Allah’tan korkan, öteki hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah, hesap görücü olarak kâfi.
40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Ancak o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
41. Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin.
42. O’nu sabah akşam tespih edin.
43. O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. Allah, mü’minlere çok merhamet edendir.
44. Allah’a kavuşacakları gün mü’minlere yönelik iyilik dileği “Selâm”dır. Allah, onlara bol bir mükâfat hazırlamıştır.
45,46. Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın müsaadesiyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.
47. Mü’minlere kendileri için Allah’tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele.
48. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah kâfi.
49. Ey iman edenler! Mü’min bayanları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel alakada bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mut’a verin ve kendilerini hoş bir biçimde bırakın.
50. Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan bayanları; seninle birlikte hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıyeten, başka mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği rastgele bir mü’min bayanı da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana rastgele bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
51. Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
52. Bundan sonra, hoşlukları güzeline gitse bile öteki bayanlarla evlenmek, eşlerini boşayıp diğer eşler almak sana helâl değildir. Lakin sahip olduğun cariyeler öbür. Elbet Allah, her şeyi gözetleyendir.
53. Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in konutlarına girmeyin, çağrıldığınız vakit girin. Yemeği yiyince de çabucak dağılın. Sohbet için beklemeyin. Zira bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, ama o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz vakit perde gerisinden isteyin. Bu türlü davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha paktır. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen kelam konusu olamaz. Zira bu, Allah katında büyük bir günahtır.
54. Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, biliniz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
55. Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mü’min bayanlardan ve sahip oldukları cariyelerden dolayı bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının. Elbet Allah, her şeye hakkıyla şahittir.
56. Elbet Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
57. Elbet Allah ve Resûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.
58. Mü’min erkekleri ve mü’min bayanları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.
59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin bayanlarına söyle, vücutlarını örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Elbet Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
60,61. Andolsun, şayet münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de berbat haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az mühlet komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir formda öldürülürler.
62. Daha evvel gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.
63. Beşerler sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: “Onun ilmi fakat Allah katındadır.” Ne bilirsin, tahminen de kıyamet yakında gerçekleşir.
64. Elbet Allah, kâfirlere lânet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır.
65. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.
66. Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, “Keşke Allah’a ve Resûl’e itaat edeydik” diyecekler.
67. Yeniden şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Biz başkanlarımıza ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.”
68. “Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat.”
69. Ey iman edenler! Siz Mûsâ’ya eziyet eden kimseler üzere olmayın. Nihayet Allah onu onların dediklerinden paka çıkarmıştı. Mûsâ, Allah katında prestijli bir kimse idi.
70,71. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve gerçek kelam söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, kesinlikle büyük bir muvaffakiyete ulaşmıştır.
72. Elbet biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Zira o çok zalimdir, çok cahildir.
73. Allah, münafık erkeklere ve münafık bayanlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan bayanlara azap etmek; mü’min erkeklerin ve mü’min bayanların da tövbelerini kabul etmek için beşere emaneti yüklemiştir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Haber7

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu