Zayıflamaya yardımcı olduğu ya da farklı münasebetlerle bedenin gereksiniminden fazla su tüketen bireylerde, kandaki sodyum ölçüsünün düşmesine bağlı olarak hiponatremi geliştiğini, bu durumun da şahısta bulantı, kusma ve hatta merkezi hudut sistemini etkileyerek şuur kaybına neden olduğunu söyleyen Medicana International İzmir Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Serkan Yıldız, toplum ortasında bu durumun su zehirlenmesi olarak isimlendirildiğini söyledi. Uzm. Dr. Yıldız, “Görüyorum, bilhassa çalışan şahıslar masalarına sürahiyi koyarak aklına geldikçe su içiyor. Üreyi düşürdüğü, zayıflamaya yardımcı olduğu, selülitleri giderdiği, antioksidan tesiri olduğu belirtiliyor. Bunların birçok bilimsel temele dayanmıyor. Susamadıkça su içmeyin” ikazında bulundu.
Toplumsal medyada su tüketimi abartılıyor
Son vakitlerde gerek yazılı ve görsel basında, gerekse de toplumsal medyada fazla (bol) su içmeyi teşvik edici haberlerin giderek arttığını, kişinin susamadığı halde kendisini su içmeye zorlaması sonucunda kandaki sodyum konsantrasyonunun düştüğünü, sonucunda bireyde hiponatremi geliştiğini söyleyen, Medicana International İzmir Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Serkan Yıldız, olağanda kişinin kandaki sodyum konsantrasyonunun 135-145 milimol litre ortasında olduğunu 135’in altında olmasının problemlere neden olduğunu söz etti.
Böbrek, tansiyon ve kalp hastaları dikkat
Bilhassa, olağanda tuzsuz beslenmesi gereken böbrek, kalp ve tansiyon hastalığı olan şahısların fazla su tüketmesi sonucu, kanındaki sodyum ölçüsünün düştüğünü, bu nedenle bu şahıslara tuz tüketmesi tavsiyesinde bulunulduğunu lisana getire Uzm. Dr. Yıldız, “Aslında şahısta sodyum eksiği yok, su fazlası var. Kişi tuzlu beslenince tansiyonu; böbrek ve kalp hastalığı daha berbata gidiyor. Aslında bu bireylerin yeniden tuzsuz beslenmeye dikkat ederek, su tüketimini azaltması gerekiyor” diye konuştu.
Şuur değişikliği gelişiyor, hudut sistemi etkileniyor
Şahısların su ihtiyacını yalnızca çeşme (musluk) suyundan karşılamadığını tabir eden Uzm. Dr. Yıldız, “Günlük yaşantımızda tükettiğimiz birçok besin su içeriyor. Su ihtiyacı hastanın yaşına, cinsiyetine, eşlik eden hastalıklarına, kullandığı ilaçlara, tuz tüketimine ve mevsimlere nazaran değişmektedir. Biz hastalarımıza kimi özel durumlar dışında az ya da çok su içilmesi tarafında tavsiyede bulunmuyoruz. Sağlıklı bir kişi yalnızca susadıkça su içmeli. Fazla su tüketmesi durumunda, birinci başlarda bulantı, kusma, öğürtü üzere sonuçları olabiliyor. Kandaki sodyum ölçüsü 120’nin altına düşerse merkezi hudut sistemi etkilenerek, şuur değişikliği oluşabiliyor” formunda konuştu.
Günde 9 litreye varan su tüketimi çok yanlış
Toplumsal medyada sıklıkla karşılaştığı tavsiyenin, günde 5-6 litre hatta 9 litreye varan su tüketimi tavsiyesi olduğunu lisana getiren Uzm. Dr. Yıldız, “Fazla su içmek kilo verdirmez. Ya da böbrekleri temizleyerek üreyi düşürdüğü, selülitleri yok ettiği, antioksidan özelliği tarafındaki argümanlar bilimsel temeli olmayan savlar. Bilhassa çalışan şahıslar, masasının üzerine sürahi koyarak ‘günde şu kadar su içmem gerekiyor’ diye hesap yapıyor. Bu yanlışsız değil. Günlük yaşantımızda kişinin ne kadar su içtiğini hesap etmesi eşyanın tabiatına karşıt. Bir kişi sağlıklıysa, hipofiz bezi ve susama merkezi düzgün çalışıyorsa bu şahısta su açığı olmaz. Bilhassa son vakitlerde hiponatremi ile çok sık karşılaşıyoruz ve bunların olumsuz sonuçları ile gayret etmeye çalışıyoruz” dedi.
Haber7
