Son dakika haberleri: Türkiye’nin global alanda yükseköğretimde bir çekim merkezi olma yolunda her geçen yıl pozisyonunu daha da güçlendirdiğini anlatan Saraç, “Dünyanın en büyük 10 iktisadı ortasında yer almayı kendisine amaç olarak belirleyen Türkiye, bu amacına birinci olarak yükseköğretim alanında ulaştı. 2014 yılında 48 bin 183 olan ülkemizdeki memleketler arası öğrenci sayısı 2018’de iki buçuk katı artarak 125 bin 138’e yükseldi ve Türkiye dünyada en çok milletlerarası öğrenci çeken birinci 10 ülke ortasında yer aldı. ” diye konuştu.
PANDEMİYE KARŞIN GAYE YÜKSEK
2014 yılında toplam 4 milyon 495 bin 697 memleketler arası öğrencinin %1.07’si Türkiye’de eğitim görürken, 2018’de bu oranın 5 milyon 571 bin 402 milletlerarası öğrencide %2.24’e yükseldiğini kaydeden Saraç, şu açıklamalarda bulundu:
“Uluslararası öğrenci sayısının 125 bin 138’e yükselmesiyle, dünyadaki toplam memleketler arası öğrenci havuzundan Türkiye’nin hissesi, Yeni YÖK’ün birinci dört yılında, yüzde 110 arttı. UNESCO’nun yükseköğretim alanındaki dataları, 2-3 yıl geriden geliyor. 2018 yılı bilgileri yeni açıklandı. Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda yükselişini sürdürerek birinci 10 ülke içinde daha da üst basamaklara çıkacağını göreceğimize inanıyoruz. Çünkü 2019’da 154 bin 505 olan ülkemizdeki milletlerarası öğrenci sayısı bugün prestiji ile 200 bini aşmış bulunmaktadır. 2021 yılında ise bu sayının pandemi şartlarına karşın, aldığımız çeşitli kararlar, düzenlediğimiz sanal fuarlar, öteki tanıtım faaliyetleri ve en kıymetlisi iyi bir grup çalışmasıyla 220 bini geçmesini hedefliyoruz. Kamuoyu önünde beyan ettiğimiz öteki gayelere nasıl ulaştıysak, inşallah bu amacımıza de ulaşacağımıza inanıyoruz. Böylelikle Türkiye daha üst sıralara çıkarak, dünya genelindeki milletlerarası öğrencilerden aldığı hissesi daha da artırmış olacak.”
Saraç, daha sonra şunları söz etti:
“Yeni YÖK, yükseköğretime ait parlak ve sofistike telaffuzlar, ileriye yönelik dizaynlar, retoriği yüksek taslaklar, entelektüel paylaşımlar yapma yerine ortaya koyduğu icraaatlar, hayata geçirdiği projeler ile yol almaktadır. Maksat odaklı milletlerarasılaşma projesi de bu türlü bir proje. Yeni YÖK’ün bu projesinin başarısı gören gözler için net ve çok açık. Bu muvaffakiyet uluslarası seviyede de artık tescillenmiştir.
Bu muvaffakiyetin altında Yeni YÖK’ün; teferruat ile uğraşmayı terkederek yetki periyodu süreçlerini başlatması, mevcut maddelerden şikayet etme acziyetine düşme yerine mevzuatın imkanlarını akılcı bir üslupta kullanması, güçlü koordinasyon-esnek idare usulü ile “ulusal ve memleketler arası boyutlarda yükseköğretim siyasetleri üretip uygulayarak bilim hayatımızı ve üniversite sistemini tedrici bir halde yine yapılandırması yatmaktadır. Artık Yeni YÖK’e yapılan tenkitlerin odağı üniversitelere niçin müdahale etmediği tarafındadır. Bununla birlikte yetki evresi, yerinden idare ve karar alma süreçlerine yük verilmesi biçimindeki niyetimizin gerçek olduğuna inanıyoruz ve bunu sürdüreceğiz. Öteki taraftan bilimsel tenkit ismine YÖK’ün 40 sene evvelki kurulduğu zamanki kuralların ve o darbe sürecinde yaptığı yanlış uygulamaların lisana getirilmesi ve Yeni YÖK olarak ortaya koyduğumuz idare biçimimizin ve projelerimizin gözardı edilmeye çabalanması üzere ucube bir yaklaşım yerine kamu faydasını önceleyen projelerimizin daha geliştirilmesi tarafındaki yapan tenkit ve tekliflerin bizlere daha iyiyi ve hoşu yakalama fırsatı vereceğine inanıyoruz. Yükseköğretimin toplumsal bir uzlaşı alanı olması gerekmektedir ve bunun için çalışıyoruz.
Son alarak, Türk yükseköğretimi planlamalarımıza uygun bir biçimde, tedrici bir surette tekamül çizgisini sürdürmektedir. Unesco’nun raporu da bunu göstermektedir.
Haber7
