Türkiye’nin çeşitli yerlerinde son devirde arka arda zelzeleler meydana gelirken, yılanlar da görülmeye başlandı. Yılanların sıklıkla görünür olması, kimi insanlar tarafından ‘deprem habercisi’ olarak yorumlandı. Ege Üniversitesi Etraf Problemleri Pratik ve Araştırma Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Ayaz, literatürde yılanların sayısının artması yahut çok sık görünür olmasının ‘deprem habercisi’ olduğuna yönelik çalışma ve veri bulunmadığını belirtti. Prof. Dr. Ayaz, “Baharın gelmesiyle yılanlar kış uykusundan uyanmıştır. Kış uykusundan çıktıktan sonra beslenme ve üremek için eş arama faaliyetlerinde bulunurlar. Bu nedenle mayıs- haziran aylarında çok sayıda yılanın görülmesi olağandır. Gelgelelim ne yazık ki görülen yılanlar çoğunlukla öldürülmektedir. Bu hayvanlar düşman değil, dosttur. Yılanlar bilhassa tabiatta besin zinciri içerisinde çok değerli bir mekan oluşum ederler ve biyolojik istikrarın korunması için mutlaka öldürülmemeleri gerekir. Yılanlar, gerek insan için hastalık etkeni taşımaları gerekse tarım eserlerine zarar vermeleri bakımından zararlı olan fare cinslerinin fazla çoğalmasına mahzur olmaktadır. Velev bu hedefle biyolojik savaşta kullanılmışlardır. Örneğin 1960’lı yıllarda Kuzey Kıbrıs’ta sayıları çok fazla artan farelerle biyolojik uğraş için Ege adalarından ‘kara yılan’ götürülmüştür. Böylelikle hem masraf ederek kimyasal ilaç alınmasına gerek kalmamakta hem de etrafa ve kişilere zarar veren kimyasal ilaçların yan tesirleri önlenmiş olmaktadır” diye konuştu.
Türkiye’de 60’a yakın yılan çeşidinin yaşadığını söyleyen Prof. Dr. Ayaz, “Yılanların hepsi memleketimiz tabiatının biyolojik zenginlikleridir. Hiçbiri korkulacak yahut yok edilmesi gereken bir düşman değildir. Kişiler için yararlı canlılardır. Bu nedenle bunların iyi tanıtılması, yararlarının anlatılması memleketimizin güçlü biyolojik çeşitliliğinin korunması için ehemmiyet arz etmektedir” dedi.
Haber7