İşte Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Lideri Halit Kanak,’ın o bildirisi;
Bugüne kadar gelen ABD liderleri soykırım demedi. Yâni tarihi gerçekler için siyasî kelamlar sarfetmediler. Ancak 80’ine merdiven dayamış Joe Biden hem ölmeden evvel, hem de bir daha seçilememe kaygısıyla bütün parsayı toplayabilmek için siyasî bir kararla “SOYKIRIM”dedi.
Bunu da başta Kızılderililer olmak üzere; Japonya’da, Vietnam’da, Irak ve Afganistan’da milyonlarca sivili katletmiş bir ABD’nin ismine söylüyor.
Pekala bunun dünya devletleri gözünde bir ehemmiyeti var mıdır? Hayır!..
Mazlûm ve mağdur coğrafyalarda bir geçerliliği var mıdır?
Asla yoktur!..
Kendi kamuoyu vicdanında bu türlü bir soykırım yaşanmış mıdır? Varlığından kelam edilebilir mi?
Katiyen kelam edilemez!..
Öyleyse ABD Lideri bu türlü bir cümleyi neden sarf etti?
Söyleyelim!..
Şayet Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, onların akıllarınca verilen talimatları dinlemez, kendi başına buyruk hareket eder, dünya coğrafyasında mazlûm ve mağdurlara kol kanat gerer, öteki emperyalist ülkeler üzere onları sömürme, kaynaklarını çalma yerine hâmiliğine soyunursan soykırımcıda yaparlar seni diktatörde.
Fakat kim ne söylerse söylesin yaşanmış gerçek gerçekler vardır. Anadolu’daki Osmanlı Vilayetlerinde yaşayan eli silah tutabilen erkekler, başta Çanakkale’de olmak üzere pek çok cephede vefat kalım savaşı vererek topraklarını muhafazaya çalışırken, Ermeniler; İngiliz ve Fransız’ların kışkırtmasıyla Rus kuvvetleriyle işbirliği içinde cephe gerisinde ayaklanmalar düzenleyerek Anadolu Vilayetlerinde, yıllarca bir ve birlikte yaşadığı komşularına karşı eşi gibisi görülmedik katliamlar yapmışlardır.
Katliamlar akıl almaz boyutlara ulaşınca da önlem olarak periyodun Osmanlı Hükümeti, 1 Haziran 1915 tarihinden, 8 Şubat 1916 tarihine kadar yalnızca yaklaşık 8 aylık mühlet için yürürlükte olacak “Zorunlu iskân Yasası” genelgesi yayınlayarak vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlayabilmiştir.
İşte bu mecburî iskâna tâbi tutma işi, birtakım Türk düşmanı Ermeni seviciler tarafından kelamda “Ermeni soykırımı” olarak isimlendirilmiştir.
Bu genelgelerden sonra başta İstanbul’da olmak üzere Anadolu’nun değişik vilayetlerinde ihtilal hareketine iştirak eden Ermeni Taşnak, Hınçak, Ramgavar örgütüne bağlı bireylerin konutlarında yapılan aramalarda on binlerce Fransız, İngiliz ve Rus imali tabanca, tüfek ve cephane ele geçirilmiştir.
Münasebetiyle; ziyanlı ögelerin bölgeden uzaklaştırmak için bir mecburî iskân kararı alınması gerekiyordu, oda yapıldı. Devlet-i Âliye’nin kendi vatandaşlarını katliamdan korumak için, ülkesine ihanet eden Ermenileri daha inançlı bölgelere sevk ederek iskanları sağlanmıştır. Bu böyledir ve bütün dünya bunu bu türlü bilir.
BAHSİN PERDE GERİSİ
Ancak bu bahsin perde gerisinde ise farklı münasebetler yatmaktadır. Bu bahsin ardında “Barış Pınarı Harekâtı” yatar.
Hani Suriye sınırımızdaki terörist kümeleri temizlemek için Fırat’ın doğusunda dört koldan başlattığımız harekât. Amerika’ya çekilmezsen vururuz dediğimiz; Tel-Abyad, Re’sulayn’a girerek 145 km. genişliğe, 30 km. derinliğe indiğimiz harekât.
İşte “Soykırım” sözünün perde ardında, kahraman Mehmetçiğin kararlılığı karşısında kuyruğunu kıstırıp çekilmesi vardır.
Bu işin perde gerisinde, Türkiye’ye kelam verdikleri Patriot savunma sisteminden kelamlarını yalayarak vazgeçtiklerinde, S-400 savunma sistemini birebir kararlılıkla getirip kuran Türkiye’nin hali vardır.
Bu işin perde gerisinde, Türkiye’yi F35 programından çıkardıkları vakit Türkiye’nin hiç bir vakit yapmadığı ve yapmayacağı ” göreceksiniz diz çöküp yalvaracaklar” beklentisi vardır.
Bu işin perde ardında, İHA’lar – SİHA’lar vardır. Tanklarımız, helikopterlerimiz, Ulusal Muharip Uçağımız vardır.
Bu işin perde ardında Libya vardır, Mavi Vatan vardır. Tıpkı anda 131 gemiyle indiğimiz Doğu Akdeniz vardır, Ege vardır.
En değerlisi denedikleri lakin Ulusal İrâde karşısında tokat yedikleri için başaramadıkları 15 Temmuz darbesi vardır.
Kısacası bu işin perde gerisinde, artık bölgesel güç olmaktan çıkarak, global güç olan TÜRKİYE hazımsızlığı vardır.
Öyleyse bu hazımsızlıkları, “TÜRK BİRLİĞİ’nin” kurulmasına ramak kalınan şu günlerde daha çok devam edecektir.
Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği olarak diyoruz ki; gün bu gündür. Türkiye’nin TÜRK DÜNYASI ile birlikte yine şahlanacağı yeni bir milat başlamıştır. Hızlı bir şekilde “TÜRK BİRLEŞİK DEVLETLERİ” kurulmalı ve Amerika Birleşik Devletleri, AB (Avrupa Birleşik Devletleri), Rusya Birleşik Devletleri (Federasyonu) ile Kızıl Çin’in emperyalist, sömürgeci, güçsüzün hakkını gasp eden yaklaşımları durdurulmalı, mazlûm ve mağdur coğrafyalarda akıttıkları kan ve göz yaşına son verdirilmelidir.
Bunun için planlar yine yapılmalı, ulusal güç merkezlerinde mesâiler artırılarak yeni stratejiler, yeni yatırımlar, yeni üretimler yapılmalıdır.
“YENİDEN MÂNEVÎYAT, TEKRAR ÖZE DÖNÜŞ SEFERBERLİĞİ” başlatılmalı, böylelikle Ulusal bir şahlanışla oyunlar bozulmalıdır.
Buradan bütün dünyaya sesleniyoruz; şurası asla unutulmamalıdır. ne yaparsa yapsın “21. YÜZYIL TÜRK ASRI” olacaktır..
Haber7
