Şentop’un iletisi şöyle:
“Kuzey Atlantik İttifakı, üyesi olduğumuz 18 Şubat 1952’den bugüne, Türkiye’nin savunma ve güvenlik siyasetlerinin ana ögelerinden birini teşkil etmektedir.
Global sistem içindeki en değerli güvenlik ittifakı olarak çok geniş bir coğrafyada mevcudiyetini sürdüren NATO, günümüzdeki faal rolünü gelecekte de devam ettirebilmek gayesiyle bünyesinde kayda kıymet yenilenme ve dönüşüm süreçleri yürütmektedir.
NATO’nun memleketler arası sistemdeki mevcut pozisyonunu idame ettirmesi, hiç elbet global güvenliğin temini bakımından büyük değer arz etmektedir. Lakin İttifakın global güvenlik açısından edindiği müstesna yeri koruma edebilmesi için hatırdan çıkartılmaması gereken konular da bulunmaktadır.
“HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN TERÖR ÖRGÜTLERİNE TAKVİYE VERMEKTEN KAÇINMALI”
Öncelikle, müttefik devletlerin günümüzün en değerli tehditlerinden biri olan terörle gayrette müşterek bir anlayışla hareket etmesi, her ne sebeple olursa olsun terör örgütlerine takviye vermekten kaçınması ve bunlarla münasebetlerini acilen sonlandırması gerekmektedir.
Ülkemizin, NATO müttefiklerimiz tarafından da terör örgütü olarak tanınan PKK başta olmak üzere, başkan takımı birebir olan bu örgütün Suriye’deki uzantısı PYD/YPG ve DEAŞ ile uğraşta en değerli rolü oynamış ve en büyük sorumluluğu üstlenmiş müttefik olarak öne çıktığı unutulmamalıdır. Esasen, DEAŞ’a karşı göğüs göğüse gayret veren tek NATO müttefikinin Türkiye olduğu gerçeği de görmezden gelinmemelidir.
SAVUNMADA İŞBİRLİĞİ
NATO’nun kurulduğu günden bu yana en değerli umdesi olan ortak savunma ve güvenlik boyutunda hedeflenen başarıyı yakalayabilmek için müttefikler ortasında savunma sanayii alanındaki iş birliğinin de en üst seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Hâlihazırda kelam konusu alandaki temel iş birliği projelerinin dahi gündelik siyasî tartışmalara feda edilmesi, Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğini zayıflatmaktadır.
NATO, 2030 Vizyonu çerçevesinde gerçekleştirmeyi öngördüğü dönüşümün kapsamına bu bahisleri almadığı takdirde, ıslahat süreci eksik kalacak, hedeflenen muvaffakiyet sağlanamayacaktır.
NATO Parlamenter Asamblesi, tüm bu problemleri ele almak için en uygun parlamenter diplomasi platformu olma niteliği taşımaktadır. NATO Parlamenter Asamblesi Türk Delegasyonu da müttefik ülkelerdeki muhataplarıyla yakın iş birliği içinde siyasî istişare sürecine katkıda bulunmanın yanısıra, demokrasinin desteği olan millet iradesinin NATO’nun karar alma sistemlerine yansıtılmasına aracı olmaktadır.
69 yıldır NATO vazife ve misyonlarına sunduğu katkılarla İttifak içerisindeki rolünün ehemmiyetini müteaddit kere ortaya koyan Türkiye, bundan sonra da sadakatle bağlı olduğu müttefiklik ruhuna uygun olarak hem kolektif savunmanın hem de dünya barışı, huzuru ve güvenliğinin idamesine katkı sağlamaya kararlılıkla devam edecektir.”
Haber7
