Geçtiğimiz Mart ayında gayet itinalı bir tıpkıbasım ile iki cilt halinde piyasaya sürülen ve iki ay gibi kısa bir sürede tükenen Sahîh-i Buhârî nüshası ise Dünya kütüphanelerinde tespit edilen en eski tarihli tam nüsha olma özelliğine sahiptir. Günümüze eksik geldiğine dönük bilgiler bulunan Ebû Zer el-Herevî rivayetinin eksiksiz nüshası olma özelliğine sahip olan bu nüshanın bir benzeri ise yine Türkiye Kütüphanelerinde bulunmaktadır.
Günümüzde Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bulunan ve Endülüs muhitinde yaygın olarak kullanılan Mağrib hattı ile eksiksiz yazılmış olan bir diğer Ebû Zer nüshası ise hem hat sanatının hem de tezhip sanatının şaheserlerinden biri olarak nitelenebilecek düzeyde sanatsal özellikler taşımaktadır. Nüsha eşine nadir rastlanacak profesyonellikte gayet okunaklı Mağrip yazısı ile yazılmış, tezhip sanatının nitelikli erken dönem örnekleri ile bezenmiştir. Üzerinde Osmanlı sultanlarından hem III. Ahmed’in hem de I. Mahmud’un mühürleri yer almaktadır. Hicrî 591 (miladi 1195) gibi oldukça erken denilebilecek bir tarihte yazıldıktan sonra muteber nüshalar ile mukabelesi yapılan ve önemli Buhârî râvileri ve nüshalarına yapılan atıflarla ilmî niteliği haiz bir nüsha olma özelliğine de sahiptir.
Sahîh-i Buhârî’nin Topkapı Sarayı Müzesindeki bu nüshası Buhârî’ye ait kadim ve asıl nüshaların günümüze gelmediğine dönük son dönemde başlatılan itham ve iddialara cevap teşkil edecek nitelikte ve sanatsal değeri itibariyle de basılmayı fazlasıyla haketmektedir.