İşte Taha Dağlı’nın o yazısı;
Rusya’nın en çok izlenen televizyon kanallarından olan birleşik yayın organı Rossiya TV’nin canlı yayınında çok enteresan bir anons yapıldı.
Sovyetler Birliğinin 2. dünya savaşında Nazilere karşı zaferinin kutlandığı Kızıl Meydan’daki merasimi canlı yayında anlatan sunucu, “Törenlere Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı, Erdoğan Putin’le görüşme de yaptı” diye bir cümle sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan salgın nedeniyle bir müddettir yurt dışına rastgele bir ziyaret gerçekleştirmedi.
Yanılmıyorsam en son 5 Mart’ta Moskova’ya gitmiş akabinde patlak veren koronavirüs önlemleri kapsamında yurt dışı ziyaretlerini askıya almıştı.
Ancak Putin’e yakınlığıyla bilinen birleşik devlet televizyonu, canlı yayın sırasında, bunu unutup, Rusların askeri kutlama yaptığı merasimlerde “Erdoğan Putin’i bu berhudar gününde yalnız bırakmadı” biçiminde bir vehme kapılarak, cürüm yaptı.
Ruslar için mealli bir gündü. Bir gövde gösterisi niteliğindeki o askeri merasime Erdoğan’ın da gelmiş olmasını bir epey arzulamışlar, malûm ki. Akıllarındaki fikir, lisanlarına de yansıyınca, sunucunun ağzından bu türlü cümleler çıkmış.
Erdoğan, Putin’le en son 5 Mart’ta görüştü, demiştik.
İdlib’teki çatışmaların durması konusunda bir uzlaşı sağlanmıştı o görüşmede.
Ondan bu yana Ruslar Libya’da da önümüze çıktı.
Trablus’ta Rusların desteklediği Hafter, Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat güçleri tarafından konumla bir edildi.
Türkiye’nin Libya’ya gönderdiği SİHA’lar, Rusların Hafter’e gönderdiği hava savunma sistemlerini paramparça etti.
Rusların petrol ve doğal gazdan sonra en kıymetli geçim kaynağı olan silah sanayisine de ağır darbe vurulmuş oldu.
Suriye ve Libya’da yaşananlardan ötürü mıdır bilemeyiz lakin en azından Rus birleşik devlet televizyonunun aklı hala Erdoğan-Putin görüşmesinde kalmış.
ABD’DE YANLIŞ ADAMIN HEYKELİNİ YIKTILAR!
ABD’de siyahi George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle patlak veren şiddet hadiseleri tam gaz devam ediyor.
Irkçılık tersliği, halk ayaklanması, Trump zıddı aksiyonlar, yağma, karşı görüşlü kümelerin çatışmaları derken iş, isimleri kölelik ve ırkçılıkla anılan eski yöneticilerin heykellerinin yıkılmasına kadar gitti.
Lakin Madison kentinde o denli birinin heykeli yıkıldı ki, başlar sahiden karıştı.
Aksiyoncular, kent merkezindeki Hans Cristian Heg’in heykelini indirip, mekanlarda sürükledi.
O ana kadar daima isimleri kölelik ve ırkçılıkla anılanların heykelleri gaye alınıyordu. Ama Heg farklıydı.
Köleliğe karşı çıkmış, konfederasyonlara karşı savaşmış, bir kahraman olarak tanınıyordu.
Heykel yıkan küme, buna aldırış etmedi, Heg’in büstünü de parçaladı.
3 ihtimal var.
Bir, göstericiler bilmeden yanlış adamın heykelini yıktılar.
İki, hayır kim olduğunu biliyorlardı lakin Heg köle aksisi olmasına karşın Kızılderilileri katleden 49’lar isimli silahlı kümeye da yakın bir isimdi ve bu yüzden maksat alındı.
Üç, köleliği savunan ya da köleliğe karşı çıkan ayrımı yapmaksızın Amerika’da başlayan bu kaos hareketinde maksat Amerikan yakın tarihini büsbütün silmek.
Şayet böyleyse işler daha da çığırından çıkacak üzere.
Bu hareketlerin gerisinde hangi güçler var tam olarak bilmiyoruz lakin malûm ki o güç kimse, hedefledikleri şey kaosun devam etmesi.
Diyanet, kültür, tarih vs üzere pahaların hangi tarafında olunduğuna bakılmadan, hepsini silmek, yok etmek ya da en azından kıymetsizleştirmek üzere bir maksatlarının olduğu açık.
Haber7