HDP’nin terör örgütü PKK’nın siyasi kanadı olduğunu ve bunu da geçmişte teröristbaşı Öcalan’ın talimatıyla hayata geçirdiklerini lisana getiren Nedim Şener, “PKK ve HDP bağını konuşurken, kullanabileceğimiz kavramlar, “demokrasi, hukuk, insan hakları” değil “terör” olabilir.” dedi.
İşte çok konuşulan o köşe yazısı:
Bugün güç bir işe girişeceğim; daima söylenir, “Bu ülke şehitlerin kanıyla ayakta kalıyor” diye.
Bu kelamın ne kadar yanlışsız, ne kadar manalı olduğunu sayılarla göstereceğim. İnşallah kimseyi incitmeden kederimi anlatabilirim.
Tam 36 yıl 10 ay 8 gündür on binlerce insanımızı katleden, emperyalist ABD, İsrail ve Avrupa tarafından desteklenen, onların tetikçiliğini yapan PKK terör örgütü ile ilgili sayıları paylaşacağım. Sayı dediğime bakmayın, her sayı bir can, yaşanmamış bir hayat demek. Ortalarında asker, polis, korucu, bebekler, bayanlar, personeller, köylüler var.
Terör örgütü PKK’nın, 15 Ağustos 1984 akşamı saat 21.30’da Hakkâri’nin Şemdinli ile Siirt’in Eruh ilçesinde eşzamanlı düzenlediği, 2 askerin şehit olduğu, 9 asker ile 3 sivilin yaralandığı saldırısının üzerinden tam tamına 36 yıl 10 ay 8 gün geçti.
‘ŞEHİTLER DORUĞU BOŞ DEĞİL’
Yani Türkiye bugün, 23 Haziran 2021 prestijiyle 13 bin 448 gündür PKK terörüyle çaba ediyor. Bu müddet içinde 8 bin 154’ü resmi, 6 bin 24’ü sivil yani toplam 14 bin 178 vatandaşımız şehit oldu.
Biliyorum bu türlü bir karşılaştırma içimizi acıtıyor lakin Türkiye, 13 bin 448 günde resmi ve sivil toplam 14 bin 178 şehit verdi. Yani gün başına 1 şehit hatta fazlası düşüyor. 24 bin 837 resmi vazifeli gazi oldu, 11 bin 357 sivil de yaralandı.
44 BİN 492 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ
PKK’nın yaptığı yanına kalmadı, 36 yıl 10 ay 8 günde şehitlerimizin üç katı, yani 44 bin 492 terörist etkisiz hale getirildi.
Verdiğim tabloda görüldüğü üzere son yıllarda şehit ve gazilerimizin sayısı süratle düşerken tıpkı periyotta binlerce PKK’lı terörist öldürüldü.
Bu sayıları vermemin tek bir sebebi var; dünyada Türkiye üzere şehitlerinin kanı üzerinde duran öbür bir ülke yoktur. Şehit ve gazilerimize ve hala vatan savunması yapan kahramanlarımıza borcumuzu ödememiz mümkün değil.
Arif Nihat Asya’nın şiirindeki üzere:
“Şehitler zirvesi boş değil,
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzgâr bekliyor.
Türbesi yakışmış bu kutlu zirveye;
Yattığı toprak aşikâr,
Tuttuğu bayrak belirli…”
PARTİLERİ PKK ELEBAŞI KURDURDU
Dünyada, teröre her gün şehit veren bir ülke yoktur. O yüzden, PKK ve HDP alakasını konuşurken, kullanabileceğimiz kavramlar, “demokrasi, hukuk, insan hakları” değil “terör” olabilir.
Zira, HDP, 1984 yılında kanlı hücumlarına başlayan, 1990’da da örgüt elebaşı Öcalan’ın talimatıyla siyasallaşan terör örgütü PKK’nın yan kuruluşundan öteki bir şey değildir.
Bugün çok kritik bir eşikteyiz. Türkiye, yaklaşık 37 yıldır terör örgütü PKK’ya karşı alanda inanılmaz bir üstünlük kurdu. Türkiye’deki varlığını sonlandırma noktasına getirdiği üzere Suriye ve Irak’ta üst seviye yöneticilerini saklandıkları inlerinde etkisiz hale getiriyor.
Öte yandan terörün siyasi ayağı ile de gecikmeli de olsa hukuk içinde bir uğraşa girildi. 1990’dan itibaren PKK elebaşı Öcalan’ın talimatıyla kurulan ve Anayasa Mahkemesi kararıyla faaliyetlerine son verilen başka partiler üzere, 2012’de faaliyetine başlayan HDP’nin kapatılmasıyla ilgili süreç başlatıldı. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameyi kabul etti.
Maddelere nazaran kurulmuş, TBMM’de milletvekilleri bulunan HDP’lilerden beklenen şu olmalı: “Bu iddianame asıldan yanlıştır, HDP kanunlara nazaran hareket eden bir siyasi partidir, PKK bir terör örgütüdür ve HDP’nin ismi PKK terör örgütü ile yan yana getirilemez.”
Bunu söyleyen tek bir HDP’li gördünüz mü?
Hayır, HDP’liler doruktan tırnağa PKK terör örgütü ile alakasını bilmekte, dahası cürüm iştiraki yapmaktadır. İddianamede 40 dolayında kabahat arka arda sıralanmış durumda.
PKK’NIN PARTİLEŞME PROJELERİ
Tartışmaya sondan yani HDP’nin kapatılmasından başlayanlar büyük bir aldatmaca yapıyor. Üstte anlattığım üzere tartışmaya PKK’nın kanlı akınlarına başladığı 15 Ağustos 1984’tan başlamak gerek. 6 yıl sonra yani 21 Mart 1990’da Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin PKK-KADEK’in silahlı terör örgütü olduğuna dair kararından sonra 26-30 Aralık 1990’da toplanan örgütün 4’üncü kongresinde, Öcalan’ın “Sivil alanda demokratik siyaset” talimatıyla, PKK’nın siyasi alanda faaliyetlerinin bir yansıması olarak partileşmeye gidildi.
İşte HDP, PKK elebaşının 1990’da verdiği talimatla kurulan HEP’in, 1993’te kurulan DEP’in, 1996’da kurulan HADEP’in, 1997’de kurulan DEHAP’ın devamıdır. HDP’nin kurulduğu 2012’de Selahattin Demirtaş’ın söylediği üzere “Öcalan’ın 20 yıllık projesidir.”
Hasebiyle karşımızda siyasi parti sıfatı taşıyan; PKK elebaşının kurucularını, yöneticilerini ve takımlarını belirlediği, Kandil’deki teröristlerle birlikte milletvekillerini, belediye liderlerini, belediye meclis üyelerini atadığı bir proje bulunuyor.
Son kelamım; şehit ve gazilerimizin fedakârlığını aklımızdan çıkarmadan, terör örgütünün bu projesine ve bundan sonraki teşebbüslerine karşı çaba etmek, hukuka, demokrasiye, insan haklarına inanan herkesin ortak vazifesidir.
Haber7