İşte Tamer Korkmaz’ın o yazısı:
Devrin ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, AB üyesi devletlerin Ankara’daki elçileriyle tam da 17 Aralık günü (2013) öğlen yemeğinde bir araya geldi.
Atatürk Bulvarı üzerindeki ABD elçiliğinde verilen bu yemekte AB elçilerine şöyle seslendi:
“Bugünden itibaren bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz!”
*
Haydut Devlet ABD, kumanda ettiği Koşut Yapı’nın 17-25 Aralık 2013’teki Emniyet ve Yargı kalkışmasından beklediği neticeyi elde edemedi; büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.
Washington’ın sinsi planı, Ricciardone’nin de kehaneti tutmamıştı!
GIZLI KAPILARIN ARKASINDA ANKARA
Artık, takvimi biraz geçmişe saralım: 17 Aralık 2013’ten kısa bir vade öncesine yani 9 Ekim (2013) gününe gidelim…
Atatürk Bulvarı üzerindeki Türk Lisan Kurumu binasında “kapalı kapıların ardında” enteresan bir zımnî buluşma gerçekleşti!
Devrin Başbakan Yardımcısı Arınç, binaya tebdili kıyafetle gelen Ricciardone ile baş başa bir görüşme yaptı.
Daha evvel “kamuoyunun haberdar olduğu, gözler önünde” bir görüşmeleri vardı: Bu sefer neden zımnî bir buluşmaya gereksinim duyulmuştu?
17 Aralık’tan (2013) iki buçuk ay kadar önce, ne konuşmuşlardı, acep?
AVUKATLIK CÜBBESİ
Bülent Arınç’ın son birkaç gün içinde evvel Haber Global’de sonra Habertürk ekranlarında FETÖ bahsinde söyledikleri tartışma konusu oldu.
Mehmet Metiner, Arınç için “Televizyonda meydanı boş bulunca yağıp gürleyen o şahıs, benim nazarımda FETÖ’nün hedeflerine hizmet eden, siyasi hayatının her aşamasında FETÖ’ye yardım eden biri olarak siyasi mevtadır. Yalanı batsın!” diye esaslı bir reaksiyon gösterdi.
Başkaca, Arınç’a isabetle “FETÖ ile uğraş sürecinde, mağdur edebiyatının ardına sığınıp Reis’e aba altından sopa göstermedin mi? ‘Bana cübbemi giydirmeyin’ demedin mi?” diye sordu.
“KHK FACİADIR” SÖYLEMİ
Tam da burada; Arınç’ın geçen yılın Kasım ayında “Kanun Kararında Kararnameler bir faciadır” diyerek “KHK’lılardan özür dilediğini” hatırlayalım!
“15 Temmuz’a giden yolu bize gösterecek rastgele bir delil elimizde bulunmuyordu” cümlesi de onundur: Ki, bu lafı ekranlarda sahne aldığı son programlarda da tekrarladı.
Oysa…
Mesela: 7 Şubat 2012 Krizi’nden itibaren yahut en azından 17 ve 25 Aralık’tan, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne kadar; FETÖ’nün hainlik faaliyetleri kapsamında sayısız haber, doküman ve kanıt vardı!
Buna mukabil…
Bülent Arınç, ayan beyan yaşananlara, kapı üzere gerçeklere itina ile gözlerini kapatmış…
17 ve 25 Aralık’tan çok sonraları bile ısrarla Koşut Yapı’yı savunuyordu.
Örneğin…
Manisa’daki FETÖ Operasyonunda gözaltına alınanlar için “Bu beşerler kabahat işleyemez!” diyen ta kendisiydi! (15 Kasım 2015)
*
Bu türlü daha birçok misal var…
Arınç, 17 ve 25 Aralık sonrasında Bursa’daki temasları sırasında Hadise TV’ye konuştuğunda Devlet Bahçeli’den şöyle yakınmıştı, mesela:
“Sayın Bahçeli’nin ağzından ve üst seviyedeki MHP’lilerden bu Cemaat’e karşı bir sevgi tabiri duymak, bugüne kadar mümkün olmadı…”
Tıpkı konuşmada; Bülent Arınç “Cemaatin yıpranması, Hocaefendi hakkında hiç de layık olmadığı tenkitlerin yapılması hiç beğenilen değildir” diyordu!
*
Kendisinin…
15 Temmuz sonrasında da; mağdur edebiyatı yahut merhamet sömürüsü yaparak, Fetullah’ın KHK’lılarını kurtarma uğraşları hafızalarda çok tazedir.
İNANDIRICI DEĞİL
Bülent Arınç, evvelki gece Habertürk’teki yayında “15 Temmuz’da öğrendik ki, KPSS’de soru çalmışlar” dedi.
Halbuki: Birinci Test Hırsızlığı Skandalı, 2010’daki KPSS bağlamında patladı ve bu skandal 2011’den itibaren kıyasıya tartışıldı, ortaya dökülen haber ve evrakların haddi hesabı yoktu!
Binaenaleyh; Arınç’ın birebir programda “Ben ne bilirim, KPSS’de çaldıklarını, Askeriye’ye adam yerleştirdiklerini!” yollu beyanı da asla inandırıcı değildir.
DUA VE SALAVAT
Bülent Arınç, koronavirüs salgını nedeniyle camilerden her gün dua okunmasını ve salâvat getirilmesini ise “İnsanları diyanetten soğutmak mı istiyorsunuz?” diye eleştirmişti! (14 Mayıs 2020)
Haber7
