FETÖ’ye yurtiçi ve yurtdışında darbeler vurulmaya devam ederken son olarak örgütün beyin grubunda yer alan Orhan İnan da Türkiye’ye getirildi. Mahmut Övür, İnandı’nın yakalanmasıyla birlikte yalnızca Türkiye değil global açıdan farklı senaryoların ortaya çıkabileceğini lisana getirdi.
Mahmut Övür’ün dikkat çeken köşe yazısı:
Bir mühlet önce Başkan Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında yaptığı konuşmada değerli bir haber verdi:
“MİT, yürüttüğü özgün ve sabırlı çalışmalar neticesinde FETÖ’nün Orta Asya Genel Sorumlusu Orhan İnandı’yı ülkemize getirerek adalete teslim etmiştir.” Bu son periyotta yapılan en değerli operasyondu ve sadece Türkiye’ye getirilişin haberiydi.
Halbuki İnandı çok daha evvel yakalanmış ve yakalanması FETÖ’cüleri meczuba döndürmüştü.
Onlara nazaran, Kırgızistan’dan bir FETÖ’cüyü getirmek mümkün değildi. Hatta birileri “Getirin de görelim” diye meydan okuyordu.
Başaramadılar ve FETÖ’nün Orta Asya İmamı Orhan İnandı, Türkiye’ye getirildi. Birkaç gündür medyayı izliyorum, birkaç muharrir dışında kimse oralı olmadı. Meğer İnandı, FETÖ’nün beyin grubunun en tesirli isimlerinden biriydi ve ikinci jenerasyon (Mustafa Özcan, Mustafa Yeşil, Talip Küçük gibi) FETÖ’cüler ortasında hareketin Orta Asya’daki “kara kutusu”ydu… Daha önemlisi Gülen, 3 ayda bir ülke imamlarıyla bir ortaya gelmeden evvel yalnızca İnandı’yla özel görüşüyordu.
İnandı, diğerlerinden daha değerliydi. Bu tıpkı vakitte onun Rusya ve Çin’i kuşatacak bir bölgede CIA’yla içli dışlı olduğunu da gösteriyordu.
Zira FETÖ’nün, tıpkı dünyanın birçok bölgesinde olduğu üzere Orta Asya’daki varlık nedeni de ABD stratejisini hayata geçirmekti.
Bu nedenle yakalanan İnandı, yalnızca FETÖ’nün Türkiye’deki varlığı açısından değil, global rolü açısından da hayati derecede kıymetliydi.
Değerliydi, çünkü “Orta Asya İmamı” olarak Azerbaycan, Türkmenistan, Tacikistan, Kazakistan ve Kırgızistan üzere bölgenin çok önemli ülkelerinin “ülke imamları” ona bağlıydı.
KIRGIZİSTAN’DA 20 BİN MEZUN VERDİK
Böylesine kritik bir ismin yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi dayanılmaz bir muvaffakiyet ve FETÖ’nün motivasyonuna ağır bir darbeydi. Birinci sözündeki şu bilgiler dikkat cazipti:
“Kırgızistan’da örgütün kontrolünde yaklaşık 40-50 örgüt konutu var. Bu evlerde önceleri Türk vatandaşları kalıyordu. Şimdi ise Kırgızistanlı örgüt mensupları kalıyor.
Burada bulunduğum 26 yıl içerisinde örgüt okullarından 20 bin kişi mezun oldu.
Bunların yüzde 10’luk kısmı örgütün hiyerarşisinde görev aldı.” Tıpkı Türkiye’deki üzere, o ülkelerde de örgüt hem iktidara hem de muhalefete karşı birkaç kez operasyon yapmış, tesirli de olmuştu. Çünkü FETÖ, o ülkelerde toplumsal karışıklıktan kara para trafiğine, silah kaçakçılığından lokal mafya ilişkilerine kadar her alanda tesirliydi ve bunu da en iyi Orhan İnandı biliyordu.
Bu bahislerde MİT’e yahut Emniyet’e özel bilgi verdi mi bilmiyorum lakin derin bilgisi olduğu çok açık.
ONUN EKMEĞİNİ YEDİK, SONRA DA KAHPELİK ETTİK
İnandı’nın böylesine kilit rolde bir aktör olduğunu birkaç yıl evvel Türkiye’de seslendiren ve FETÖ’ye karşı çabasını ısrarla sürdüren Uluslararası Kafkas Vakfı Başkanı Hayati Küçük, 90’larda Gürcistan’daki ayaklanmalara atıfta bulunarak şöyle diyordu:
“Orhan İnandı, tüm istihbarat ve Devair-i Devlet yapılanmasının en önemli kilit isimdir. Ülkeleri karıştıracak ve kitle ayaklanmalarını tetikleyecek planların başında o vardır. Bunu ben Gürcistan’dan biliyorum. Şevardnadze’yi ABD’yle yani Soros’la birlikte biz devirdik. Adam devrilene kadar onun ekmeğini yedik, onunla yol aldık, sonra da kahpelik ettik. Birebir şeyi Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a da yaptılar.” Orta Asya için dönüm noktası olan İnandı operasyonu, Türkiye’de çok tartışılan “Baştakileri kaçırdınız, garibanlar içeride” tezine de bir yanıt niteliğinde. Detaylı ifadesiyle küresel taşları bile yerinden oynatabilir.
Haber7