İBB’nin ‘İhalesiz süt dağıtımı, annelere indirimli tarife uygulaması ve üniversite öğrencilerine burs verme’ gibi hususlarda keyfi ve hukuka alışılmamış davranmasının yanı sıra yetki gaspı da yaptığı raporlarla kanıtlandı.
CHP’Lİ İSİM YANILGIYI KABUL ETTİ ALGI OPERASYONU ÇÖKTÜ
Lakin ısrarla kimi basın yayın organları tarafından İBB siyasi nedenlerle engelleniyor algısı CHP’nin İBB Küme Başkanvekili Doğan Subaşı’nın itirafıyla çürüdü. CHP’li Subaşı katıldığı canlı yayında İBB’nin yanılgısını kabul etti.
İBB’nin algı yaratmak için ortaya attığı süt dağıtımı Sayıştay tarafından engelleniyor telaffuzuna ait, Sayıştay raporunda, toplumsal yardım hedefiyle muhtaç ve fakire süt yahut paketlenmiş süt dağıtılmayacağı tabirinin geçmediğinin hatırlatılması üzerine Subaşı, “evet geçmiyor” formunda onay verdi. İhale mevzuatına uyacaksın halinde konuşan Subaşı, İBB’nin yaptığı yanılgıyı kabul etti.
CUMHURBAŞKANI ÜZERE HAREKET EDEREK YETKİ GASPI YAPIYOR
Öte yandan ‘Annelere fiyatsız ulaşım kartı’ İBB’nin yetki gaspı yaptığı uygulamaların başında geliyor. O denli ki, bu uygulama aslında mevzuata ters değil lakin burada İBB Lideri İBB Lideri 4736 sayılı Kanunun Cumhurbaşkanına verdiği yetkiyi kullanıyor, Cumhurbaşkanı üzere hareket ederek yetki gaspı yapıyor. Bahse ait kamu yönetimlerinin ürettikleri mal ve hizmetlerin tarifelerinin belirlenmesi ve farklılaştırılması konusuna ait olarak özel olarak düzenlenen bir kanun da bulunuyor.
Kanun’a nazaran TBMM her bir kamu yönetimi (belediyeler de dahil) başına nazaran iş yapmasın, farklılık arzedecek düzenlemeler merkezden yapılsın diye (önceden Bakanlar Konseyi idi, artık Cumhurbaşkanına) yetki verildi. Hasebiyle, farklı uygulama yapılacaksa bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile düzenleme yapılması gerekiyor.
İBB bahse ait, “Sayıştay’a sorduk lakin yanıt alamadık” açıklamasında bulunuyor. Burada dikkat edilmesini gereken asıl konu ise Sayıştay’ın bir yargı kurumu(mahkeme) olduğu gerçeğidir. Yani yönetimin süreçlerinin içinde yer alan bir istişare kurumu değildir. O nedenle yönetimlere bu manada görüş veremez. Bu durum memleketler arası düzenlemelere paralel olarak Sayıştay mevzuatında yer alıyor. Yapılacak işe görüş vermek, sonrasında “kendi kendini denetleme” tehdidini doğurur ki, bu da kontrol mantığına alışılmamıştır düşüyor. Velhasıl durum kabahat işlemeye niyetlenen birisinin mahkemeye giderek hakime akıl istişaresi olarak özetlenebilir. Burada akıllara gelen öteki bir soru ise Türkiye’nin en büyük belediyesinin bu türlü bir durumda neden hukukçularına müracaattan bu türlü bir aksiyonda bulunduklarıdır.
HALK SÜT UYGULAMASINDA İHALE YAPILMADI
İBB tarafından başlatılan Halk Süt uygulamasının kanuna muhalif olduğu rapora yansıdı. İBB durumu siyasi olarak değerlendirse de raporun hiçbir yerinde, belediyenin toplumsal yardım maksadıyla muhtaç ve fakirlere süt yahut paketlenmiş süt dağıtamayacağı tabiri yer almıyor. Raporda bilakis, yardımların gerektirdiği işlenmiş ve paketlenmiş sütlerin ihale tarzları ile temin edilmesi gerektiği açıkça belirtiliyor. Kelam konusunu raporda fiyatsız süt dağıtımı değil, sütün alım biçimi eleştiriliyor. Meğer İBB’nin toplumsal yardım kapsamında dağıtılmak üzere alınan sütler, mevzuatta belirtildiği üzere üzerinde süreç yapılmak üzere alınan bir süt değil, her türlü süreçten geçmiş satışa hazır işlenmiş ve paketlenmiş sütlerdir. Yani bu süt (paketli süt) her hangi bir üreticiden alınabilir, öteki bir deyişle rekabetin sağlanması gereken ihale yöntemlerinden biriyle alımın yapılması gerekir.
İSTANBUL’DA DAĞITILACAK SÜT İZMİR’DEN ALINDI
İBB açıklamasında; İstanbul’da dağıtılacak sütün ihale yapılmaksızın 8 milyon 835 bin TL+KDV bedelle İzmir’de faaliyet gösteren bir firmadan aldığını duyurmuştu. İBB açıklamada, 4734 sayılı Kamu İhale Kanun’un 3’üncü hususuna nazaran “tarım ürünü” aldığını belirtiyor lakin neden ihale yapılmadığı konusunda bir yorum yapmaktan kaçınıyor. Şayet İBB ihale açmış olsaydı İzmir’e gitmelerine gerek kalmadan İstanbul’dan çok sayıda firma ayaklarına kadar gelip ihaleye katılabilirdi. Kelam konusu hususa nazaran; “Gereği işlemek, pahalandırmak, iyileştirmek yahut satmak üzere direkt üreticilerden yahut ortaklarından yapılan tarım yahut hayvancılıkla ilgili eser alımları ile 6831 sayılı Orman Kanunu mucibince orman köyleri kalkındırma kooperatiflerinden ve köylülerden yapılacak hizmet alımları ihale yordamlarına tabi olmadan direkt alınabilecektir.”
MARKETTE 3.5 LİRAYA SATILAN SÜT 8 LIRAYA DAĞITILDI
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi AK Parti Küme Başkanvekili ve Esenler Belediye Lideri Mehmet Tevfik Göksu, İBB’nin litresi 8 lira olan süt dağıttığını açıklamıştı.
İBB’nin litresi 8 liradan aldığı tıpkı nitelikteki sütün piyasadaki litre fiyatı şöyle:
Birşah Süt Yağlı (1 Litre) 3.50 lira.
Migros Yağlı Süt (1 Litre) 3.60 lira.
İçim Süt Light (1 Litre) 3.95 lira.
Torku Süt Yarım Yağlı (1 Litre) 4.75 lira.
Pınar Süt Yarım Yağlı (1 Litre) 4.75 lira.
İçim Süt Laktozsuz (1 Litre) 5.45 lira.
Pınar Süt Yağlı (1 Litre) 5.95 lira.
İBB’NİN MEVZUATA KARŞIT BURS VERMESİ
İBB’nin ‘Siyasi nedenlerle toplumsal hizmetlere mani olunuyor’ algısını oluşturmaya çalıştığı hususların başında yer alan bir öbür başlık ise yükseköğrenim öğrencilerine burs verilmesi geliyor. Lakin raporda yükseköğrenim öğrencilerine hangi metot ve asıllar dahilinde kredi-burs verilebileceği açık bir biçimde belirtiliyor. İBB’nin mevzuata uygun bir formülle burs verme imkanı varken, neden ısrarla mevzuata alışılmamış davranmaya devam ettiği ise bilinmiyor.
Münasebetiyle raporda burs verilmesi değil burs verilmesinin hali tenkit konusu yapılmış durumda. Lakin burada Anayasa Mahkemesinin K.2008/165 sayılı Kararında yer alan “belediyeler hariç” sözü Anayasa’ya ters bulunarak iptal edilmiş bulunduğundan, belediyeler dahil kamu kurumlarınca üniversite öğrencilerine burs ve gibisi isimler altında direkt ödeme yapılması imkânı kalmamıştır. Bu durumda, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli yönetimler ile toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonu dışında kalan kurum ve kuruluşlarca bildirilen öğrencilere ödeme yapılabilmesi için bu kurum ve kuruluşlarca gerekli meblağ, Yüksek Tahsil Kredi ve Yurtlar Kurumunca belirlenen ödeme tarihinden en geç otuz gün öncesine kadar, Kurum hesabına yatırılması gerekmektedir. Mevzuatında belirtilen istisnalar dışında, kredi ve burs hizmetlerinin koordineli bir biçimde tek elden yürütülmesi amaçlanmıştır. Bu bahiste da Yüksek Tahsil Kredi ve Yurtlar Kurumu yetkili kılınmıştır. Bu bağlamda, belediyelerin burs vermesinin değil, belediyelerin direkt yükseköğrenim öğrencisine burs vermesinin mümkün olmadığı söz edilmiştir. Muhtaçlık sahibi olarak belirlediği isimleri ve burs parasını YURT-KUR a gönderecek, bu halde burs vermiş olacak.
Haber7
