Egzama deride kaşıntı, döküntü ve kızarıklıkla kendini gösteren tedavi edilmediği takdirde enfeksiyona kadar yol açabilen önemli bir cilt hastalığıdır. İlaçla tedavinin yanı sıra klâsik tekniklerle de tedavi edilebilir. Reishi mantarı, sarı kantaron ve propolisli krem, egzamaya yeni nefes oldu.
Deri hastalıklarının önlenmesi bağışıklık sisteminin güçlenmesiyle olur
Aymnet İdare Konseyi Lideri İlhan Sağlam, “2006 yılında yapılan araştırmalara nazaran muhakkak bir deri proteini eksik olan insanların egzamaya daha yatkın olduğu belirlenmiştir. Bu deri proteini filagrindir (lif toplama proteini). Filagrin, deri hücrelerini şekillendirmeye yardımcı olmaktadır. Ayrıyeten cildin pH istikrarını sağlamaktadır. Yeniden İngiliz İmperial Üniversitesi tarafından bağışıklık sistemini güçsüzleştirerek bu şekil sıkıntılara sebep olan GATA-3 geni keşfedilmiştir. Bu noktada alerji ve egzama üzere deri hastalıklarında bağışıklık sisteminin kuvvetli olmasının kıymeti ön plana çıkmaktadır. Bu noktada bu muhtaçlığa yönelik olarak geliştirilen, KOSGEB, Ar-Ge İnovasyon hibe dayanak programı kapsamında Aymnet şirketinin Düzce Teknopark’taki Ar-Ge ünitesinde gerçekleştirilen ‘reishi mantarlı klâsik tıp eserleri geliştirilmesi’ projesi muvaffakiyetle sonlandırılmıştır” dedi.
Reishi mantarı içten tamirat sağlar
Sağlam, “Reishi mantarı, sarı kantaron ve propolis bağışıklık güçlendirici ve antioksidan özelliğe sahip bileşenler içerdiğinden besin desteği olarak içten, krem üzere kozmetik eserlerle ise dıştan dayanak sağlanarak egzama üzere yaygın bir rahatsızlığa yeni bir nefes olacak. Proje kapsamında bilhassa egzama üzere ağır cilt hastalıklarına yönelik olarak geliştirilmesi planlanan reishi mantarı, propolis ekstraktlı krem ve besin desteği geliştirilmesi planlanan eserlerin protipleri muvaffakiyetle üretilerek, Düzce Üniversitesi ve ISO 17025 milletlerarası akreditasyonuna sahip laboratuvarlardaki testlerden muvaffakiyetle geçmiştir. Bu noktada eserlerdeki ham unsurların mahallî olmasına odaklanan Aymnet firması yeniden mahallî propolis ve reishi mantarı üretimini teşvik ederek eserlerinde mahallî ham husus kullanımına itina göstermiştir. Ham hususların başarısı nedeniyle bu eserlere ek olarak, reishi mantarlı ve propolis ektraktlı doğal bitkisel diş macunu ve yalnızca reishi mantarı besin desteği eserlerini Türkiye’de birinci kere mikrobiyolojik ve preklinik testlere sokmuştur” diye konuştu.
Reishi mantarı besin desteği olarak kullanıldığında pek çok hastalığı da önler
Doğal bitki özlü diş macununun yüzde 222’ye kadar hücre canlılığını arttırdığının ispatlandığını belirten Sağlam, “Ayrıca, anti-mikrobiyal preklinik test sonuçlarına nazaran staphylococcus aureus (apse, zatüree, cilt enfeksiyonlarına neden olabilen bakteri türü) bakterisine yüzde 80 benzerlikte antibiyotik tesiri göstermiş, klebsiella pneumoniae (ağız florasında yer alabilen, ağır prülan balgam üreten, enflamasyon, hücre vefatları ve hemoroji ile akciğerlerde kalıcı hasarlara sebep olabilen bakteri türüdür) bakterisine ise yüzde 85 benzerlikte antibiyotik tesiri göstermiştir. Yani, bu bakterilerin ağız ve boğaz ortamında yaşamasını ve çoğalmasını engellemiştir. Bu noktada preklinik testler, diş macunumuzun tesirinin antibiyotiğe yakın bir tesir gösterdiğini, bilhassa ağız içi iltihap, diş eti iltihaplanması üzere durumlarda aktif bir eser olduğunu ortaya koymuştur. Reishi mantarı besin desteği eserimiz ise toksikoloji testlerinde hücre canlılığını yüzde 179’a kadar arttırdığını ispatlamıştır. Tekrar, preklinik testler bilhassa göğüs kanserine karşı epey tesirli olduğunu ispatlamıştır. Göğüs kanseri hücrelerini yüzde 45’e kadar engellediği bulgusuna ulaşılmıştır. Bu noktada bu eserin bir besin desteği olarak kullanıldığında göğüs kanseri üzere hastalıklara karşı önleyici bir tesirinin olduğu preklinik testler ışığında rahatlıkla söylenebilir. Bu tıpkı ham hususları kullandığımız Ar-Ge eserlerimiz olan reishi mantarlı ve propolis ekstraktlı krem ve besin desteği ISO 17025 milletlerarası akreditasyonuna sahip laboratuvarlarda mikrobiyolojik testlerden muvaffakiyetle geçti. Buna nazaran, pseudomanas aeruginasa, staphylococcus aureus, eschericia coli, candida albicans, aspergillus brasiliensis üzere bakterilerin ve küf ve mayanın üreyemediği tespit edilmiştir. Yeniden eser hammaddelerinin içeriğinde selenyum, germenyum, bor ve yüksek ölçüde fenolik (antimikrobiyal ve antioksidan madde) ve flaonoid (yararlı biyokimyasallar ve antioksidan tesire sahip madde) tespit edilmiştir” dedi.
Haber7
