Haber7 müellifi Taha Dağlı, dün Cenevre’de yapılan ve olumsuz sonuçlanan Kıbrıs görüşmelerini kaleme aldı.
Görüşmelerde KKTC ve Türkiye, Kıbrıs Türklerinin haklarının korunması konusunda dik duruş sergiledi. Rum tarafının saçma istekleri kâale bile alınmadı.
Ersin Tatar ve Çavuşoğlu, KKTC’nin hâkim eşitliğinin kabul edilmesini istedi. Rumlar buna da karşı çıktı.
Dağlı da bu mevzuyu köşesine taşıdı ve “Cenevre’de ne oldu, bundan sonraki yol haritası ne?” sorularına karşılık aradı.
Dağlı, kararlı duruş sayesinde Kıbrıs Türkünün taleplerinin BM tarafından kayıt altına aldırıldığını belirterek “Türkiye Kıbrıs’a hava ve deniz üssü açabilir, başta İngiltere olmak üzere, kimi ülkeler KKTC’yi devlet olarak tanıyabilir” dedi.
İşte Dağlı’nın yazısının tamamı;
“Türkiye ve KKTC BM’ye birinci kere kalıcı tahlil için 6 unsurluk bir teklif paketi sundu. Lakin kabul edilmedi.
Türk tarafı neyi yapmış oldu?
Eşit statü olmadan masaya oturup, resmi görüşme yapılmayacak, bunu ilan etmiş oldu.
Zira yıllardır Rum tarafı ile KKTC eşit statü olmadan masaya oturuyor ve hiçbir tahlil çıkmıyordu.
Türkiye ile KKTC bu kısır döngüye son verdi.
6 unsurluk kalıcı tahlil teklifinin manası budur.
Pekala bu teklif kabul görmedi, artık ne olacak?
Aslında sürpriz değil.
Zati Rumların bunu reddetmesi bekleniyordu.
Türk tarafının buradaki hedefi yeni bir durumun başlatılmasını sağlamak oldu.
Biz bugüne kadar eşit olmadan masaya oturuyor ve hiçbir sonuç çıkaramıyorduk.
O halde bundan sonra masa kurulacaksa, eşit kurallarda görüşme yapılacak, yoksa resmi görüşme olmayacak, işte bu durum karşı tarafa deklare edilmiş oldu.
Artık 2-3 ay sonra bir konferans daha olabilir.
Rumlar, KKTC’nin haklı taleplerini kabul etmezlerse, onların bileceği iş.
Pekala masada tahlil çıkmazsa ki o denli görünüyor, Türkiye ve KKTC ne yapmalı?
Elbette bir yol haritası var.
Burada değerli olan yıllardır devam ettirilen bir dayatma siyasetinin son buldurulması.
KKTC artık eşit olmadığı masaya oturmayacak.
Tahlil isteyen, KKTC’nin eşit statüsünü kabul edecek.
Son Cenevre konferansının kazanımı bu.
Bundan sonra neler yapılacak?
Rumlar elbette KKTC’nin eşit statü talebini reddedecek.
İşte o vakit devreye öteki ülkelerin KKTC’yi tanıması girecek.
Şunu unutmayalım, KKTC 1983’te bağımsızlığını ilan ettiğinde Pakistan ile Bangladeş tarafından tanınmışlardı. Bu iki ülke daha sonra reaksiyon gelince bu kararlarını geri aldılar.
Lakin şu durum karşımızda duruyor, KKTC tanınamaz bir devlet değil.
Bunu tanıyanlar oldu, tanımaya hazır olduğunu söyleyenler de oldu.
KKTC’nin tanınması için teşebbüsler başlatılacak, tahminen başlatıldı bile.
Onun dışında KKTC’ye direkt uçuşlar yapılması konusu da bir çok ülkenin ajandasında.
Bir havayolu şirketinin tanınmayan bir ülkeye uçuş yapamayacağına dair tezler ortaya atılsa da bunlar çürütüldü, pekala KKTC’ye diğer ülkelerden uçak seferleri yapılabiliyor, milletlerarası hukuka uygun olarak.
İngiltere bu süreci destekliyor. Hem KKTC’ye uçuş başlatılması hem de KKTC’nin tanınması istikametinde takviye bildirileri geldi, Londra’dan. İngilizler vaktinde kendilerine kurşun sıkan Rumlardan intikam mı alacak, kendi çıktığı üzere Kıbrıs’ı da AB’den mi çıkaracak, bilinmez fakat İngiltere’nin AB ve ABD’nin bilakis adadaki tavrı, federasyon dayatmak yerine KKTC’nin tanınması tarafında.
Evet Türkiye ile KKTC Cenevre’de çok lakin çok kıymetli bir adım attı. Yıllardır dayatılan statükoyu bozdu. KKTC’nin de eşit statüye kavuşturulmadan kurulacak masaların hiçbir anlamanın olmadığını resmen BM tarafından kayıt altına aldırdı.
Bundan sonrasını Rumlar ve onlara gaz verenler düşünsün.
Türk tarafı olmadan adada tahlil olmaz.
Türkiye şimdiye kadar oldu bitti siyaseti uygulamadı.
Fakat karşı taraf bundan sonra da dayatma siyasetine devam etmeye kalkarsa, oldu bittiler de gelecektir.
En başta adaya Türk üsleri kurulacaktır.
Hem hava hem de deniz üssü.
Yakında bu hususta haberler gelirse şaşırmamak lazım.”
Haber7