Balıkesirli İsmail Altaş ve Süleyman Erol isimli iki kuzen, hobi olarak klasik okçuluk sporu yaparken ok maliyetlerini düşürmek için ok üretimine başladılar. Birinci evvel meskenlerinin mutfağında, bodrumunda ve balkonunda ok imalatı yapan İsmail Altaş ve Süleyman Erol, imalat ağını genişleterek 100 metrekarelik atölyede üretimlerine devam ediyor. İki kuzen kurdukları atölyede ok üretiminin haricinde klasik okçulukta kullanılan giysi üretimi ve tedarikini de isteyenlere sağlıyor. İki kuzen yaptıkları eserleri dünyanın dört bir yanına göndererek bir nevi kültür ve turizm elçisi olarak da hem Balıkesir’i, hem de Türkiye’yi dünyanın dört bir yanına tanıttıklarını tabir ediyor. Türkiye’nin çabucak her vilayeti ile birlikte Avrupa’dan Amerika’ya, Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya birçok ülkeye yaptıkları okları gönderen kuzenler, Suudi ailesine bile özel olarak ok yaptıklarını söylediler. Kuzenler ayrıyeten bünyesinde yer aldıkları dernek vasıtasıyla da genç jenerasyonlara cet sporunu da öğretmek ve tanıtmanın memnunluğunu yaşadıklarını lisana getiriyorlar.
Avrupa’dan Uzak Doğu’ya Dünyanın dört bir yanına eser gönderiyorlar
Klasik okçuluk sporuyla uğraşan Süleyman Erol kurdukları atölyede yaptıkları ok imalatıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yaklaşık 100 metrekarelik bir atölyede üretim yapıyoruz. Atölyemiz 100 metrekare fakat şu anda dünyanın 14-15 ülkesine bu ufak atölyeden materyal gitmekte. Bu ülkeler neresi? Fransa’ya gönderiyoruz, Almanya’ya, Amerika’ya, Suudi Arabistan kraliyet ailesine gönderdik. Bunun yanında Lübnan, Singapur, Endonezya, Azerbaycan, İran üzere dünyanın birçok ülkesine şu ufak atölyeden hobi olarak başladığımız işten gereç göndermeye başladık. Fakat her türlü malzemeyi gönderiyoruz klasik okçuluk üzerine. Bunun içinde ok var, yaylar var, klasik okçulukta kullanılan deri kıyafetleri var. Onun dışında klasik okçulukta kullanılan tüm materyallerin imalatını ve tedarikini yapmaya başladık” diye konuştu.
Kendilerini kültür elçisi olarak görüyorlar
Yaptıkları iş sayesinde haritada Balıkesir’in yerini gösteremeyecek birçok ülke vatandaşına Balıkesir ve Türkiye’yi tanıttıklarının da altını çizen Süleyman Erol, “Biz daha düne kadar haritada Balıkesir’in yerini bilmeyen yurt dışındaki birçok beşere bir nevi turizm elçisi üzere, kültür elçisi üzere Balıkesir’in yerini haritadan noktayla, parmakla gösterecek hale getirdik. Kuzenimin ve benim en sevindiğimiz nokta bütün bu işleri yaparken özveriyle, severek, hobi olarak başladık, hala daha hobi olarak devam ediyoruz. Şu anki atölyemizde bilgisayarlarımız olsun, gazal makinalarımız olsun, imalat sürecinde A’dan Z’ye olan tüm makinaların hepsini kendi öz sermayemizle yapmış olmamız bizim için başka bir sevinç kaynağı” sözlerini kullandı.
Genç jenerasyonlara klâsik okçuluğu öğretiyoruz
Klasik okçuluğun eğitim kısmında da yer aldıklarını söyleyen Süleyman Erol, “Biz bu klâsik okçuluğun üretim basamağının dışında ek olarak eğitmen tarafında da bulunuyoruz. Yani derneğimizde yeni, genç kuşaklarımıza bu kültürü öğretiyoruz. Onun dışında üniversitede seçmeli derslere geçen sene derslere girmiştik. Hala şu anda üniversitedeki arkadaşlarla on-line olarak derslere devam ediyoruz. Derneğimizde çeşitli öğrencileri, çeşitli yaş kümelerini yetiştiriyoruz. Sonuçta bu bizim binlerce yıl öncesine dayanan bir geleneğimiz, bir sporumuz, daha kıymetlisi savaşlarda çok iyi kullandığımız bir silahımız. Biz bunları anlatıyoruz, bunları bugün de yaşatmaya çalışıyoruz. Ve ayrıyeten hem Türkiye’mizin ismini, hem Balıkesir’imizin ismini tüm dünyaya da bu yaptığımız klasik eserlerle, tüm dünyaya ve Türkiye’nin her vilayetine göndererek tanıtım elçiliğini de yapmış bulunuyoruz” dedi.
Ok maliyetleri sayesinde ok üretmeye başladılar
Ok imal işine konutlarındaki mutfakta başlayarak 100 metrekarelik bir atölyede devam ettiklerini lisana getiren İsmail Altaş ise, “Baktık ki daima ok maliyetimiz var. Ok maliyetimizi nasıl düşürürüz diye düşünürken, ben okçulukla uğraşıyorum, oğlum okçuluk sporuyla uğraşıyor, ortağım, kuzenim ve onun kızı da okçulukla uğraştığı için bayağı bir ok sarfiyatımız var. Biz de kullandığımız okları kendimiz imal edelim diye başladık. Bu işe birinci olarak meskenin mutfağında başladık. Mutfaktan bodruma, bodrumdan balkona, en sonunda da burayı kendimize atölye olarak tuttuk. Okları baştan kendimize yaparken daha sonra arkadaşlardan, çeşitli vilayetlerdeki başka arkadaşlardan gelen talepler doğrultusunda ok yapmaya başladık. Bu iş giderek büyüdü. Hobimizi bir nevi işe çevirdik. Tabi ok haricinde bireye özel kıyafet yapmaya başladık. Yani deri çizmeden börke kadar bütün kıyafetlerin imali, tedariki, her şeyi bünyemizde bulunuyor. Özel okçulukla ilgili ikramlık eşyaların daima imalatını ve tedarikini de yapıyoruz. Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerine bu gereçleri gönderiyoruz” dedi.
Haber7