Bakan Varank, Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) ile Ostim Teknik Üniversitesinin çevrim içi olarak düzenlediği Kamu İdaresi ve Kalkınma Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin kalkınmasında kamu, özel sektör ve akademinin birlikte hareket etmesinin ehemmiyetine dikkati çekti.
Kalkınma siyasetlerinin uygulanmasının Bakanlığın temel vazife alanlarından biri olduğunu vurgulayan Varank, Türkiye’yi sanayi, teknoloji ve inovasyon öncülüğünde kalkındırıp, dünyanın sayılı ekonomileri ortasına sokma hedefiyle çalışmalara devam ettiklerini söyledi.
Varank, kalkınma farklılıklarının gelir ve servet dağılımında önemli adaletsizliklere yol açtığı bir periyodun yaşandığına dikkati çekerek, bilim, teknoloji ve yenilik yapma kabiliyetinin birkaç ülke ya da şirketin elinde toplanmasının bunun temel nedenleri ortasında yer aldığını söz etti.
Kalkınma kavramının sadece ekonomik istikametiyle değil, sosyolojik, kültürel ve ruhsal alanları da içine alan bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğinin altını çizen Varank, şöyle devam etti:
“Bu yüzden sürdürülebilir kalkınma amaçları, kapsayıcı ekonomik büyümeden hukukun üstünlüğüne, bilgi toplumundan etrafın korunmasına kadar pek çok alanı birebir çatı altında birleştiriyor. Bu geniş perspektif beraberinde kalkınma paydaşlarının çeşitliliğini de getiriyor. Kamu kurumları kadar özel kesim, üniversiteler ve STK’ler de kalkınma eforunun temel paydaşları pozisyonunda. Paydaşları yanlışsız yönlendirme misyonu ise kamu otoritesinin sorumluluğu altında. İstikrarlı, şeffaf ve sonuç odaklı bir kamu idaresi anlayışı, kalkınma süreçlerini de hızlandırır.”
“HER ALANDA TÜRKİYE’YE ÇAĞ ATLATTIK”
Varank, son 18 yılda uyguladıkları tüm siyasetlerde, hızlandırıcılık ve istikamet tayin etme vazifelerini en iyi formda uygulama uğraşında olduklarını lisana getirdi.
İstişare ve uzlaşı kültürüyle toplumun farklı kesitlerinin birlikte iş yapabilmesinin önünü açtıklarını vurgulayan Varank, şunları söyledi:
“Gerçekleştirdiğimiz ıslahatlarla, kamu idaresinde şeffaflığı ve hesap verebilirliği kıymetli ölçüde iyileştirdik. Bu atılımlar sayesinde, Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırım ve hizmetlerini gerçekleştirmeyi başardık. Sanayiden teknolojiye, sağlıktan ulaştırmaya her alanda Türkiye’ye çağ atlattık. Milletimizin refahını yükselttik, ömür şartlarında büyük iyileşmeler sağladık. Kat ettiğimiz aralığın bilincindeyiz ama bununla yetinmek niyetinde değiliz.”
“AVANTAJLARIMIZI AZAMÎ YARARA DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYORUZ”
Varank, Türkiye’nin emsalleriyle karşılaştırıldığında önemli avantajlara sahip olduğunu belirterek, “Bu avantajları azamî ekonomik ve toplumsal yarara dönüştürmek için iddialı bir kalkınma vizyonuyla hareket ediyoruz.” sözünü kullandı.
Ulusal Teknoloji Atağı vizyonu çerçevesinde kısa ve orta vadede uygulanacak sanayi ve teknoloji siyasetlerinin net olduğunu lisana getiren Varank, Türk endüstrisindeki kabiliyet setini geliştirdiklerini ve ara malı ithalatı açısından yapısal kırılganlığı minimuma indirmeye odaklandıklarını anlattı.
Varank, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu kritik ürünlerin yerli imkanlarla üretilmesini sağlayacak fikirden esere kadar uçtan uca bir dayanak sistemi olan Teknoloji Odaklı Sanayi Atılımı Programı’nı hayata geçirdiklerini anımsatarak şöyle konuştu:
“Makine bölümü davetlerimizi tamamladık. Önümüzdeki günlerde diğer öncelikli bölümlerde davetler açarak, üretimde katma bedel öncülüğünde kalıcı bir dönüşümün temellerini atacağız. Yurt içi endüstrinin gelecek devir rotasını belirlemek üzere Sanayileşme İcra Komitesi’ni kurduk. Bu Komite, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde toplanacak ve endüstrimize ölçek kazandıracak siyasetlerde yönlendirici olacak. Savunma endüstrinde gösterdiğimiz muvaffakiyetin bir benzerini, imalat endüstrinin pek çok alt kesiminde gerçekleştirebiliriz.”
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte Türkiye’nin dijital dönüşüme ve teknolojilere süratle adapte olabildiğinin görüldüğünü belirten Varank, KOBİ’lerin dijital dönüşümünü hızlandırmak için “Model Fabrikalar” kurduklarını anımsattı.
Varank, uluslararası iş birliklerinde iyi uygulamalara örnek olmak için uğraş gösterdiklerini vurgulayarak, “Dünya Ekonomik Forumu ile iş birliği halinde 4. Sanayi İhtilali Merkezi’ni ülkemize kazandırdık. Ülkemizi biyoteknoloji, kuantum hesaplama, hızlandırıcılar ve yeni kuşak nükleer reaktörler üzere çığır açıcı kritik teknolojilerde öncü ülkelerden biri yapmak istiyoruz.” dedi.
“KALKINMA ANLAYIŞINDA KIYMETLİ BİR PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİNE İMZA ATTIK”
Kalkınmada insan kaynağı ve girişimciliğin de kıymetli bir rol üstlendiğine işaret eden Varank, tersine beyin göçünü teşvik eden siyasetler uyguladıklarını, gençlerdeki teknoloji geliştirme farkındalığını erken yaşlarda ortaya çıkarmayı teşvik ettiklerini ve endüstride doktoralı istihdamını desteklediklerini söz etti.
Varank, Türkiye’nin AK Parti iktidarıyla kalkınma anlayışında değerli bir paradigma değişikliğine imza attığını belirterek şunları kaydetti:
“Biz yalnızca görece geri kalmış bölgelere odaklanmadık. Ülkemizin her bölgesine yayılan ve yerelin potansiyelini harekete geçiren bütüncül bir anlayışla hareket ediyoruz. Kalkınma ajansları ve bölge kalkınma yönetimleriyle, kentlerimizin kabiliyetlerini açığa çıkarıyoruz. Yürüttüğümüz somut projeler ve iş birlikleri, her kentin ve bölgenin kendine has taraflarıyla kalkınmasına katkı sağlıyor. Ajanslarımız Ar-Ge, yenilikçilik, girişimcilik, turizm, kırsal kalkınma ve toplumsal inovasyon üzere çok çeşitli alanlarda çalışmalar yürütüyor. Kalkınma ajansları bugüne kadar 22 bin projeye cari fiyatlarla 9,2 milyar lira mali dayanak sağlayıp, 15,7 milyar liralık yatırım hacmi oluşturdu. Bu projeler bulundukları ilin altyapısını, tedarikçi profilini, insan kaynağını ve hepsinden değerlisi ekonomik gücünü bir üst düzeye taşıdı.”
“KALKINMA BİR DATA İDARESİ SIKINTISI HALİNE GELDİ”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Şurası Sayman Üyesi Faik Yavuz da kalkınmanın bir bilgi idaresi sorunu haline geldiği yeni bir çağın içinde bulunulduğunu söyledi.
Gelecek devirde şirketlerin her tıp gereksinime bireye özel yanıtlar üreteceğini söyleyen Yavuz, şu tabirleri kullandı:
“Böyle bir dönüşüm için datanın derlenmesi, işlenmesi, korunması, kullanılmasıyla ilgili düzenlemeler de son derece değerli olacak. Bundan bu türlü yalnızca kalkınma siyaseti değil sanayi siyaseti da artık bir bilgi idaresi hadisesi halini alacak. Data derlemeye imkan veren bilgi ve bağlantı teknolojisi uygulamalarıyla süreci yönlendiren şirketlerin neredeyse tamamı gelişmiş ülkelerden çıkıyor.”
OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Lideri Orhan Aydın da Türkiye’nin kalkınması için Memur-Sen ile yapılan bu çalışmanın kıymetli ve bedelli olduğunu lisana getirdi.
Firmaların dünyayla rekabet etmek için tek başlarına yaptıkları çalışma ve gayretlerin kâfi olmadığını belirten Aydın, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun için tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi üniversitelerimizin, meslek yüksek okullarımızın, araştırma merkezlerimizin bizimle hareket etmesi kaçınılmaz oluyor. Bunu yapabildiğimiz vakit bir kademe daha eforlarımızı bir ortaya getirme imkanımız oluyor. Biz firmalar, üniversitelerimizle, meslek yüksek okullarımızla bir ortaya gelip bir uğraş ortaya koyduğumuz vakit kamu siyasetlerinde bizimle buluşmazsa ve birebir istikamette olmazsa yeniden bizim emeklerimiz boşa gidebiliyor.”
Haber7
