Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, Haber7 muharriri ve Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını cevapladı.
BAKAN AKAR’IN AÇIKLAMALARI ŞU BİÇİMDE;
Bildiri yayımlayan amirallerin içeri ile bir irtibatları var mı? Buna kim bakacak?
Bunları savcılık inceliyor, istihbarat bakıyor, biz de bakıyoruz. Kim nerelere gitmiş, kimlerle görüşmüş bakılacak.
-Açıklamaya yönelik uzun mühlet çalışıldığı aşikâr oluyor. Bu Genelkurmay ve MSB ortak aklının sonucudur diyebilir miyiz?
Mutlaka.
-Bildiriyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanıyorlar. Bunu görüyorsunuz değil mi? Bu arkadaşların Silahlı Kuvvetlerde bir vazifesi, sorumluluğu var mı? Yok. Münasebetiyle bunlar kendi içlerinde, kendi egoları doğrultusunda, ben bilirim, ben ederim anlayışı içinde. Devletin Dışişleri, İçişleri, Ulusal Savunma bakanlıkları var, MİT var, Genelkurmay var, Kuvvet Komutanlıkları var, burada onlarca insan çeşitli bahislerde vazife ve sorumluluklarının şuuru içinde kendi konularına çalışıyor. Üniversiteler var. Sorumlu ve misyonlu olan herkes her şeyi çalışıyor. 104 kişiyi bir biçimde manipüle ediyorsun, bir ortaya getiriyorsun. Haddini aşan bir bildiri bu. Neye hizmet ediyor? Moral motivasyon bozuyor, düşmanı sevindiriyor, birliği beraberliği bozuyor.
-Bildiri ile ilgili dış ilişki kelam konusu mu? Son periyotta ortaya atılan palavra yanlış argümanlarla birlikte bakıldığında sistematik bir şeyden kelam edilebilir mi?
Bu olayların üst üste gelmesi bir plan mı, program mı, tesadüf müdür… Bunlardan çok somut, mekanik olaylara bakacağız. Yetkisi, sorumluluğu, vazifesi olmadan bu beşerler bir ortaya gelmişler. Düzeneğin nasıl olduğunu savcılık ortaya çıkaracak. Birinci metni kim hazırladı, nasıl dağıttı belirlenecek. Bu işe katılmayan 86 emekli amiral de var. Onlar girmiyor bu işe. Düzenek nasıl oluştu onu anlamaya çalışıyoruz. Bunun ardında ne var, diğer şeyler olabilir, öbürleri bundan örnek alabilir. Bunlar okumuş, yazmış beşerler, yaptıkları işin nereye varacağını bilmek zorundalar. Hasebiyle bunun bedeli neyse ödeyecekler.
BOĞAZLAR KONUSU
-Boğazlardan geçen 43 bin geminin Türkiye’nin ulusal güvenlik sorunu değil mi, onunla ilgili çalışmalarınız var mı?
Sorumlu bakanlıklarımız, onların altındaki genel müdürlükler, Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetlerimiz sorumluluk ve ilgi alanımıza giren bu ve bunun üzere mevzuları çalışıyor. Bunu üniversitelerimizle bir arada çalışıyoruz. Sivil asker ayrımı olmaksızın temel değerlerimizle herkes 780 bin kilometrekare vatan toprağı, semalarımız, denizlerimiz, 84 milyon vatandaşımız için daima bir arada çalışacağız. Hakkımızı, menfaatimizi koruyacağız.
UKRAYNA’NIN TÜRKİYE’DEN ASKERİ DANIŞMANLIK TALEBİ VAR MI?
Askeri, eğitim, iş birliği konusunda çalışmalarımız var. Bunun dışında savunma sanayii konusunda da projelerimiz devam ediyor.
-Türkiye bir müddettir uyguladığı istikrar siyasetine nasıl devam edecek, Ruslarla karşı karşıya gelme riskimiz var mı? Irak’a gelecek NATO ögelerinin terörle uğraşımıza tesiri ne olacak, Irak’ın kuzeyindeki terörle çaba operasyonlarımız ne kadar devam edecek?
Irak’ın kuzeyinde PKK kalmayacak. En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar çabamız devam edecek. Bunun için yapılması gereken ne varsa, mümkünse Iraklı kardeşlerimizin kendi ülkelerini teröristlerden temizlemesi, değilse bizimle bir arada yapmaları değilse biz yapmak zorundayız. Ülkemizi ve milletimizi korumak ve kollamak, vatandaşlarımızın güvenliği için yapmak zorundayız.
İster Irak’taki NATO varlığı ister ABD-Rusya istikrarı ister Akdeniz ister Karadeniz hangisi olursa olsun buradaki memleketler arası diplomatik, politik, güvenlik ortamı son derece dinamik. Hasebiyle bu dinamik ortamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak asil milletimizin hak alaka ve menfaatlerini korumak ve kollamak için gece gündüz demeden bütün bu aktörleri, faktörleri kıymetlendirerek vatandaşımızın hakkını, menfaatini korumak için faaliyet gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Dinamik bir ortam var. Gözümüzü, kulağımızı açmak mecburiyetimiz var. Büyük bir hassasiyet ve dikkatle Sayın Cumhurbaşkanımızın temaslarını görüyorsunuz. Bizler de öbür ilgili ve yetkililer, gece gündüz çalışıp bu gayelere ulaşmaya çalışıyoruz.
NATO’nun içindeyiz. NATO’nun üyesi olarak orada varlığımız olacak. Hem NATO kapsamında hem de ikili olarak Iraklı kardeşlerimize yardımcı oluruz.
– Türk Silahlı Kuvvetlerinin disiplinine ters fotoğrafı çıkan amirale ait incelemedeki son durum nedir?
İdari prosedür devam ediyor.
Karada, denizde ve havada egemenlik ve bağımsızlığımız, hak alaka ve menfaatlerimizin korunması ve kollanması ile 84 milyon vatandaşımızın güvenliğinin sağlanması için faal, caydırıcı ve saygın bir orduya olan gereksinim çok açık. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ülkemizde ve yurt dışında NATO dahil seçkin bir yeri var. Bunun her geçen gün daha iyiye gitmesi için çabalarımızı sürdüreceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde savunma endüstrinde önümüz açıldı ve yerlilik-millik oranımız yüzde70’lere geldi. Önümüzdeki devirde çok daha fazla çalışmamız gerektiğinin farkında ve şuurundayız.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin ilgi ve tesir alanı genişledi. Dünya bizim ilgi alanımız haline geldi. İlgi alanımızın artmasıyla vazife ve sorumluluğumuz da arttı.
TERÖRLE GAYRET
Bütün istihbarat raporları şunu gösteriyor; teröristler Mehmetçiğin nefesini sürekli enselerinde hissediyorlar. Mehmetçiğin nefesi teröristlerin ensesinde. Bu sonuna kadar devam edecek. Taarruzi bir anlayış ve artan bir şiddetle operasyonlarımız devam edecek. Ne vakte kadar? En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar. Böylelikle uzun yıllardan beri devam eden terör belasından asil milletimizi kurtaracak ve güvenliği sağlayacağız. Örneğin bir aile buradan otomobille çıkacak, Diyarbakır’a, Şırnak’a, Hakkari’ye, Yüksekova’ya, Mardin’e gidecek. Orada dolaşacak, dağlarda yürüyüş yapacak ve bunun için ekstra bir güvenlik tedbiri alınmayacak. İşte bu terörün bittiği manasına gelir. Bizim için varılması gereken nokta bu. Dışarıdan bunların yolu kesildikçe, imkanları azaldıkça doğal olarak içerideki tesirleri de azalacak.
TSK terörle gayretine yaz-kış demeden hiç temposunu bozmadan devam etti. İçeride ve dışarıda kaidelere bakmaksızın teröristlerin peşinden, etkisiz hale getirmek için yapılması gereken ne varsa yaptık yaptık, yapmaya devam edeceğiz. 1 Ocak’tan itibaren 723 terörist Irak ve Suriye’nin kuzeyinde etkisiz hale getirildi.
Irak’ın toprak, siyasi bütünlüğüne, anayasal tertibine saygılı olduğumuzu konusunda samimiyiz. Komşumuzun barış ve istikrar içinde olmasını istiyoruz. Öbür taraftan da Bağdat ve Erbil’e 40 yıldır devam eden ve binlerce şehit verdiğimiz bu terör belasını bitirmeye kararlı olduğumuzu ilettik.
(Sincar ve Mahmur’daki terörist varlığı) : Yaptığımız görüşmelerde buraları yakından takip ettiğimizi, oradaki terörist faaliyetleri bildiğimizi, Bağdat’ın bu mevzuda gerekli önlemleri almasını beklediğimizi ve bu hususta her türlü takviyeye hazır olduğumuzu kendilerine bildirdik. Oradaki teröristlerin temizlenmesi işinin Irak’ın toprak ve siyasi bütünlüğüne uygun biçimde çözülmesinden yanayız. Lakin başka taraftan da vatandaşlarımızı ve hududumuzu korumak bizim asli misyonumuz. Terör nerede olursa olsun bitecek.
Suriye’nin kuzeyinde direkt Ruslarla konuşuyoruz. Yerdeki Türk-Rus general görüşüp değerlendirmelerde bulunuyorlar. Akınlardan duyulan rahatsızlığı belirtmek için 25 Mart’ta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile görüştük. Yapan bir görüşme oldu, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Birtakım tedbirlerin alınması konusunda mutabakata vardık. Ataklara ait elimizdeki bilgi ve dokümanları bir mektupla kendilerine ilettik. Bu bahiste önümüzdeki periyotta gelişme olmasını bekliyoruz.
Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarla terör koridoru tahrip oldu. İçimizden, dışımızdan bu operasyonlara karşı yorum yapanlar oldu. Lakin bu yorumlar matematiğe karşıt. Şayet TSK gerekli önlemleri almasaydı bugün Suriye’deki oluşumları bir düşünün. Ülkemizin güneyinden rastgele bir tehdidi kabul edemeyiz. Bugün kimilerinin ümitlerinin yeşerdiğini, birtakım teşebbüsler içinde olduklarını görüyoruz. Muhataplarımıza açıkça söyledik, 84 milyon gerekirse ölür, şehit oluruz ancak bir terör koridoruna asla müsaade etmeyiz.
Suriye’de bir anayasa, seçim yapılması konuşuluyorsa bu, yaptığımız operasyonlar sayesinde oldu. Bunu da görmek, bilmek lazım. Şayet bu operasyonlarımız olmasaydı terör koridoru öteki şeye dönüşür, mülteci sayısı daha da artar, rejim kim bilir kaç pak Suriyeli kardeşimizi daha katleder, bölgedeki radikalleşme artardı.
Şu an bizim güvenliğini sağladığımız harekat alanlarına bir milyon Suriyeli daha inançlı, istekli ve saygın bir halde döndü. Bunların 450 bini İdlib’deki topraklarına geldi. Alicenap Türk devleti ve milleti memleketler arası kurum ve kuruluşlarla buraya önemli insani yardım sağlıyor. Türkiye’nin gereksinimlerini sağladığı mülteci sayısı 4 milyonu ülkemizde, 5 milyonu ise Suriye’nin kuzeyinde güvenliği sağlanan alanlarında olmak üzere 9 milyona ulaştı. Dünyanın bunu ve Türkiye’nin ne kadar yük aldığını görmesi lazım.
NATO, AB ve Avrupa’nın da güney problemlerini biz koruyoruz. Teröristlerin Avrupa’ya geçmesini biz engelliyoruz. Bunu da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg her yerde söz ediyor.
YUNANİSTAN
Biz problemlerin tahlili için her vakit diyalog, iyi komşuluk ve milletlerarası hukuk diyoruz. Her şeye karşın diyalog diyoruz. Fakat bizimle alay eder üzere, Yunan komşumuzun dünyada ve tarihte eşi gibisi olmayan uygulamaları var. Karasuları 6 mil hava alanı 10 mil diyor. Dünyada bu türlü bir uygulama var mı? Milletlerarası mutabakatlara hürmet diyoruz. Lozan, Paris milletlerarası mutabakat değil mi? Bu muahedelerde 23 ada silahlandırılamaz diyor. 16’sını silahlandırdınız sonra da çıkmış Türkler bizi tahrik ediyor. Çok kaba ve terbiye sonları ötesinde telaffuzları olan bir Genelkurmay Liderleri var. Türkiye’ye uzaklığı 1950 metre olan 10 kilometrekarelik Meis için 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı istiyorlar. Bu nasıl mantık, buna hayır deyince tansiyonu tırmandırmış oluyoruz. Tehdit lisanının bizim için hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Milletlerarası pahalar ve muahedeler çerçevesinde misyonumuzu yaptık, yapmaya devam edeceğiz.
Biz barış, diyalog diyoruz. Bunun da somut göstergesi bizim ısrarlarımızla tekrar başlayan istişari görüşmeler, NATO’da yaptığınız ayrıştırma görüşmeleri ve itimat artırıcı tedbirler çerçevesindeki görüşmeler. İtimat artırıcı tedbirler çerçevesindeki iki sefer Atina’ya gidildi, bir defa Ankara’ya geldiler. Artık sıra onlarda. Yunan muhataplarımızı Ankara’ya bekliyoruz.
Biz hak, alaka ve menfaatlerimizi korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna muktediriz. Lakin bunu söylemek tehdit değil. Başka yandan da konuşalım diyoruz, bu da acziyet değil. Şu anda Yunanistan’da birtakım politikler, emekli askerler, akademisyenler bizim haklı olduğumuzu, yanlışsız söylediğimizi söz ediyorlar. Üçüncü taraflardan objektif, tarafsız olmalarını bekliyor, entelektüel namus diyoruz. Üçüncü taraflardan AB paydaşlığı duygusu ile hareket etmemelerini, Yunanistan’ın bizimle ortasındaki sorunları buradan çıkartıp Türkiye-AB, Türkiye-ABD haline dönüştürmelerine müsaade etmelerini istiyoruz.
Yunan komşumuza da diğerlerine güvenerek nağra atmamalarını, kendi uzunluk ve kilolarına uygun davranmalarını bekliyoruz.
Yunanistan’ın ekonomik durumu malum. Dünyanın parasını silahlanmaya harcayarak en büyük ziyanı kendi halkına veriyor. Silahlanma yarışına girmeleri matematiksel olarak yanlış. 3-5 silah, uçakla bu denklem değişmez.
önemli bir sorun da ABD’nin FETÖ’nün yaşadığı ve yeşerdiği bir ömür alanı olmasına müsaade edilmemesi. Bunu söyledik, söylüyoruz.
S 400 sistemi bir tercih değil mecburilik. Ülkemiz önemli bir hava ve füze tehdidi altında. Bilhassa 2011’de Suriye’deki gelişmelerin akabinde hava savunma muhtaçlığı aciliyet kazandı ve hava ve füze savunma sistemi alımı için çalışmalar hızlandırıldı. Patriot ve Samp-T konusunda çalışmalar da sürdürüldü. En başından beri “Biz pazar değil ortağız” anlayışıyla tedarik istedik. Yalnızca satın almak değil yatırım, teknoloji transferi, ortak geliştirme üzerinde durduk. Maliyet ve teslim müddeti dahil bir sürü faktör var. Bize en yakın olan Patriat ve Samp-T iken gelmediler, Ruslar bu kriterlere evet dedi. Burada yanlış olan ne var? Bizim hiçbir arka niyetimiz, saklı ajandamız yok. Bunu herkes biliyor. F 35 için de durum bu. Türkiye ve ABD’nin ülkelerimiz, NATO ve bölge için yapacağı bir sürü iş var. Gelin bunları bir S400’e feda etmeyin, görüşelim, konuşalım diyoruz.
S 400 bir savunma silahı. Türkiye’ye rastgele bir taarruz niyeti olmayan için ziyanı olmayan bir sistem. Kendimizi savunmak için aldık.
ERMENİ PROBLEMİ
1919’da yayımlanan General Harbord Raporu benim doktora pozisyon. Bu rapor ABD Ulusal Arşivi’nde var. Eylül 1919’da ABD Avrupa Seferi Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Lideri olan Tümgeneral James G. Harbord, sivil ve asker uzmanlardan oluşan 47 kişilik bir heyetle Anadolu, Kafkasya ve Erivan’ı 58 gün gezerek 1603 sayfalık bir rapor hazırlıyor. Bu raporda Türklerle Ermenilerin 500 yıldır birlikte yaşadığı, biz karışmazsak 500 yıl daha bir ortada sıkıntısız biçimde yaşarlar değerlendirmesine yer veriliyor. Hatta gördük ki kiliseden çok camii yıkılmış deniliyor.
RUSYA-UKRAYNA ALAKALARI
Barışçıl halde diyalogla iki ülke ortasındaki meselelerin tahlilinden yanayız. Kırım’ın işgalini tanımadığımızı Sayın Cumhurbaşkanımız tekraren tabir etti. Kırım Tatar Türklerinin sürekli yanındayız. Karadeniz’deki meselelerin “Bölgesel Sahiplik İlkesi” kapsamında kıyıdaş devletler ortasında çözülmesi lazım. Bu prensibe uygun davranılması gerekmektedir. Şu anda buradaki statüko çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Krize sebebiyet vermeden Rusya ve öteki Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle dengeyi müdafaaya çalışıyoruz. Her sorun çıktığında savaş, sıcak durum olmamalı. Diyalog ve barışçıl yollarla problemlerin çözülmesi lazım.
AMİRALLERİN BİLDİRİSİ
ULUSAL SAVUNMA BAKANLIĞI açıklamasına vurgu yaptı.
Bu açıklama için çalıştık, sözleri itinayla seçtik. Türk Silahlı Kuvvetleri cumhuriyet tarihinin en ağır devrini yaşıyor. Operasyon da eğitim de dahil. Bu türlü bir durumda bu insanların moral ve motivasyonunu bozmak ne demektir, onun ismini siz koyun. Bu düşmanı sevindirmekten diğer neye fayda. Bunun ne manası var? Bu sorunlu bir durumdur. Çık televizyonlar hür, orada konuş, gazeteye yaz, konferans ver. Bir sefer Türkiye’nin imajını bozuyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir vazife ve sorumluluğu olmayan kişi yahut bireylerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz. Bizi karıştırmayın. Biz işimizde, gücümüzdeyiz.
HARP OKULLARIN YÖNETMELİĞİNE AİT SAVLAR
1975’te harp okulu yönetmeliği çıkıyor. Ondan 1979’da ve 2001’ de çıkıyor. Bunların hepsi birbirinde farklı. Ancak o gözle bakılmadığı için kimse bir şey demiyor. Bunlar Resmi Gazete’de var. Bir evvelkine bakarak, ‘…tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu üzere faaliyetlerde bulunmamış yahut bu üzere faaliyetlere karışmamış olması’. Giriş kuralı bu. Bu kime hitap ediyor biliyor musunuz? Öğrenci alımındaki kurulda misyonlu albaya. Bu yönergeye nazaran öğrenci al diyoruz. Pekala biz ne yaptık?
Büsbütün, pratik, o albayın işini kolaylaştıracak olanı yaptık. Diyoruz, ‘….terör örgütlerine yahut Ulusal Güvenlik Kurulunca devletin ulusal güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum yahut kümelere üyeliği, mensubiyeti, iltisaklı yahut bunlarla irtibatlı olmak’. Bitmedi, ‘Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu sonuçlanmış olmak’. Yani MİT’te, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratında aleyhinde bir şey olmayacak. Bundan daha somut, çağdaş bir şey olabilir mi? Eski yönetmelikte kelam edilen irtica, siyasi, yıkıcı, bölücü kavramları muğlak. Zira neyin siyasi, yıkıcı, bölücü olduğuna kim karar verecek? Sıkıntı bu. ‘Ben albay olarak karışmam, yorum yapmam’ diyor, bunu getirdik artık. Mahkeme kararı var mı? Var. MİT ne diyor, Emniyet ne diyor. Hayır diyor. Tamam, benim işim bitti. Bu kadar çağdaş, çağdaş, pratik bir tahlile yönelik bile aldılar başını gittiler.
SÖZMELİ SUBAY/ASTSUBAY YÖNERGESİNE AİT SAVLAR
Yeni bir yönerge yok. 2010’da yayımlanan yönergeler yürürlükte. Bu yönergelerde Atatürk’ün çıkarılması üzere bir şey kelam konusu değil. Zira yeni bir yönerge yok. Birileri bir şey mi karıştırıyor, araştırılıyor. Bir kaşık suda fırtına çıkardılar. Bizim Atatürk hassasiyetimizi herkesin bilmesi lazım.
FETÖ İLE UĞRAŞ
Tıpkı kriterlerle uğraş kararlılıkla devam ediyor. Şu ana kadar 21 bin 560 ihraç var. 3 bin 157 kişinin süreci devam ediyor. Hiçbir hainin bu ulu üniformayı taşımasına müsaade etmeyeceğiz.
KORONAVİRÜS İLE GAYRET
Aldığımız önlemler sayesinde harekat bölgelerimizde hiçbir müspet olay yok. Celpleri biraz azalttık. Proaktif önlemlerle gayrete devam ediyoruz. MSB’ye bağlı dikimevi ve fabrikalarda 214 milyon maske 700 bin tulum ve 600 ton dezenfektan ürettik.
SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ GELİŞMELER
Suriye’nin kuzeyinde hayatın olağanlaşması için elimizden gelen uğraşı gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. Birileri oradaki huzuru, istikrarı, ateşkesi bozmak için elinden gelen çabası gösteriyor. Bazen bombalı araç saldırısı düzenliyor, bazen roket, top atıyorlar. Hastaneleri dahi vuruldular. Vurulan hastane BM’de koordinatı olan ve maksat alınmaması gereken yer ortasında. Bu hücumların nereden geldiğini biliyorsak gayeleri belirlediysek o maksadı, belirleyemediysek daha evvel değerlendirmelerimizi yaptığımız, belirlediğimiz terörist amaçlar var, onları ateş altına alıyoruz. Tolerans göstermeden bir şey olduğunda kesinlikle karşılığını veriyoruz.
Suriye kuzeyi çok faktörlü ve çok aktörlü bir alan. Denklemi kurmanız çok sıkıntı. Onun için her an her şey olabilir. Bu nedenle her an herkes tetikte olacak, arkadaşlarımıza da bunu söylüyoruz. Ateşkesi ve istikrarı korumak için yapılması gerekenleri, kazanımların kaybedilmemesi için yapılması gerekenleri her seferinde anlatıyoruz.
Haber7
