Emekli amirallerin darbe çağrışımı yapan skandal bildirisiyle ilgili değerli ayrıntılara köşe yazısında yer veren Mehmet Acet, Ankara’da düzenlenen toplantıda, Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklamalarını da aktardı.
Mehmet Acet’in çok konuşulan köşe yazısı:
Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar anlatıyor:
“Bir gün haydin dağ başına gidelim” dedik. Hakikaten de ismi ‘Dağbaşı’ olan bir karakolumuz var. Meskenden hazırlattığımız pastaları götürdük.
Çay taşıyan binbaşı aksıyor. Ne oldu diye sorduk. Bir hafta evvel ameliyat olmuş.”
Sonra o binbaşıya öteki bir vazife teklif edilince, ağlamaya başlıyor. Ben burada iyiyim diyor.
Bakan Akar, karşılaştığı görüntü üzerinde derin izler bırakmış olmalı ki, gördüklerini bize ‘taaccüp’ sözleriyle naklediyor:
“Her türlü türel hakları var, tıbbi hakları var ancak ağlıyor, gitmek istemiyor” diyor.
Bu anekdotu dinleyince “Acaba” diye geçirdim içimden.
Sanki, Dağbaşı Karakolu’ndaki o binbaşı, (şu an nerede ve hangi rütbede olduğunu bilmiyorum) şu malum emekli amiraller bildirisinden haberdar olduğunda içinden neler geçirmiştir?
Hani, Ulusal Savunma Bakanlığı ismine yapılan açıklamada, “Böyle bir bildiri yayınlamanın demokrasimize ziyan vermekten, Türk Silahlı Kuvvetleri çalışanının moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten diğer bir işe yaramayacağı açıktır” deniliyordu ya.
O metinde bu atıflar yapılırken, vatan sevgisini misyon aşkıyla birleştirmiş birçok kahraman asker göz önünde bulundurulmuş olmalı.
Dün sabah, bir küme meslektaşla birlikte, Ulusal Savunma Bakanı Akar’ın davetiyle Ankara’da bulunan Kara Havacılık Komutanlığı’nda düzenlenen ‘Örnek Üs’ faaliyetine katıldık.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yurt içi ve dışında çeşitli bölgelerde bulunan ‘Üslerinin’ örnek modeli üzerinden bir bilgilendirme çeşidiydi bu.
Yaklaşık 50 yılını TSK’ya hizmetle geçiren Bakan Akar, seyahat sırasında sık sık, geçmiş periyotlarla günümüz koşulları ortasında karşılaştırmalar yaparak değerlendirmelerde bulundu.
Ordunun kullandığı silah ve mühimmatlardan kelam ederken, yerli ve ulusal eserlerin katkılarından heyecanla kelam etti.
‘Milli Piyade Tüfeği’nin, öteki yerli ve ulusal üretim silahların önünde durduğumuzda, “Eskiden kolay bir tüfek bile yoktu. Bir tek belimizde Kırıkkale tabanca vardı” tabirlerini kullandı.
Çeşit çeşit dürbünlerin bulunduğu alana geldiğinde, o dürbünlerden birini alıp göstererek gururlu bir formda, “Eskiden bir tek bu dürbün vardı. Artık bunların hepsi yerli ve ulusal oldu” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu mevzulardaki yaklaşımına atıf yaparak “İrade problemi bu” diye ekledi.
En sonunda da, kendisini ve silah arkadaşlarını amaç alan, vakit zaman tenkit boyutunun ötesine geçen karalama kampanyalarına atıfla, “Tenkitler de yerli ve ulusal olsun” diye konuştu.
‘Örnek Üs’ bölgesini dolaşırken, gerçek üs bölgelerine atıfla, “Savunma tahlil olmaz” halinde bir tabir kullandı Bakan Akar.
“Dışarı çıkıp kovalamazsanız, o denli savunma olmaz” diye de devam etti.
Son yıllarda askeri manada elde edilen muvaffakiyetlerin art planında da bu yaklaşım değerli bir faktör olarak duruyor.
Üs bölgelerine dönük olarak, tarih, deneyim birike birike dikkat cazibeli uygulamalar geliştirilmiş.
Terör bölgesinde, dağ başında, taşıması güç eserlerin yerine gereksinimleri karşılayacak modeller hayata geçirilmiş.
Ziyadesiyle ilgimi çektiği için aktarayım:
İsmine lego denilen, harcın kullanılmadığı taşınabilir betonlardan oluşturulan nöbet kuleleri bunlardan yalnızca biriydi.
Oraya davet ediliş nedenimiz, sanıyorum, bu türlü bir ortamda, yani bildiri yayınlayarak fitne, fücur, hasetlik peşinde koşanlara rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hangi kurallarda, ne tıp fedakârlıklarla vazife yaptığı konusunda bir farkındalık elde etmemizi sağlamaktı.
Bu manada amaç hâsıl oldu mu?
Evet, oldu.
Geziyi tamamladıktan sonra, Bakan Akar’la uzun bir sohbet yaptık.
Her hususta konuştu kendisi lakin emekli amiraller bildirisiyle ilgili bahiste konuşurken daha fazla dikkat kesildik.
Bildiri cumartesi akşamı yayınlanmıştı.
Pazar sabahı yayınlanan Ulusal Savunma Bakanlığı açıklaması için bütün gece mesai yapılmış.
Bildiriye karşı bir yanıt niteliği de taşıyan, güçlü içeriğiyle de tarihe geçen o açıklama için, oysaki bütün gece ayakta geçirilmiş.
Bakan Akar’ın kendi tabirleri üzerinden bu husustaki değerlendirmelerini aktarıp yazıyı o biçimde tamamlayalım:
“Bu açıklama için çalıştık. Sözleri ihtimamla seçtik. Türk Silahlı Kuvvetleri cumhuriyet tarihinin en ağır periyodunu yaşıyor. Operasyon da eğitim de dâhil. Bu türlü bir durumda, bu insanların moral ve motivasyonunu bozmak ne demektir, onun ismini siz koyun. Bu düşmanı sevindirmekten öbür neye fayda? Bunun ne manası var? Bu sorunlu bir durumdur. Çık, televizyonlar özgür, orada konuş. Gazeteye yaz, konferans ver. Bir kez Türkiye’nin imajını bozuyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir vazife ve sorumluluğu olmayan kişi yahut şahısların hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz. Bizi karıştırmayın. Biz işimizde, gücümüzdeyiz.”
Haber7
