Serik ilçesine bağlı Gebiz Mahallesi’nde farklı adreslerde yalnız yaşayan, birtakım muhtaçlıkları evlatları ve komşuları tarafından karşılanan kız kardeşler Havva Çevik ve Cennet Karagöz, yıllara meydan okuyan bir hayat sürüyor. Kent hayatından büsbütün uzak, orman içinde müstakil konutlarda yaşayan iki kız kardeş bir asırlık yaşlarına nazire yaparcasına birtakım günlük muhtaçlıklarını kendileri karşılıyor. Havva Çevik’in 6 çocuğundan 13, Cennet Karagöz’ün ise 8 evladından 22 torunu bulunuyor. Torunlarının torunlarını gören ve çetin kaideler altında büyüdüklerini söyleyen kız kardeşler, uzun mühlet sağlıklı kalmanın sırrını, kendi yaptıkları tarhana ve buğday çorbası ile bulgur aşı olduğunu söyledi.
‘ŞİMDİ ÖLENİMİZ ÖLDÜ, KALANIMIZ KALDI’
Cennet Karagöz, torununun torununu gördüğünü belirterek, gençliğinden bu yana pak havada orman içerisinde yaşadığını, şimdiki üzere hazır beslenmediğini, yoğurt, ayran, tarhana çorbası, bulgur aşı yiyerek bu yaşlara geldiğini anlattı. Gençliğinde dağlarda çobanlık yaptığını söyleyen Cennet Karagöz, “Torosların nezih havasında arkadaşlarla oynaşırdık, gülüşürdük, hoş vakit geçirirdik. O günler çok şık günlerdi. Artık ölenimiz öldü. Kalanımız kaldı” dedi.
‘KEŞKE YAŞASAYDI, YANIMDA OLSAYDI’
Bu yaşına kadar fazla hastalık geçirmediğini söyleyen Cennet Karagöz, şimdilerde ayaklarından rahatsızlığı bulunduğunu ve bu yüzden yürümekte zorluk çektiğini belirtti. Tabiatın içerisinde yaşamayı çok sevdiğini kaydeden Cennet Karagöz, evlatlarının tüm ısrarlarına karşın konutundan ayrılmak istemediğini anlattı. 15 yıl evvel kaybettiği eşi Ali’yi çok sevdiğini belirten Karagöz, “Onu çok severdim. 8 evladımın babası. Keşke yaşasaydı, yanımda olsaydı. O öldükten sonra bir daha evlenmedim. Niçin evleneyim? Allah kapatılan kapıyı devşirmesin. Adamımı çok severdim” diye konuştu.
‘BENİ ALLAH YAŞATIYOR’
Yaşadığı mahalleden yalnızca hastalanınca tabip için ayrıldığını onun haricinde hiçbir konuma gitmediğini kelamlarına ekleyen Karagöz, şöyle dedi:
“Beni Allah yaşatıyor. Köydeki oğlum ve gelinim yiyeceğimi, içeceğimi veriyor. Kendim artık yemek yapamıyorum. Gençken çok şık yemekler yapardım. Her şeyi yapardım. Hoş çorbalar yapardım, buğday çorbası, darı çorbası, börülce yemeği, bulgur, tarhana yapardım. Şimdikiler bizim vaktimizin yemeklerini yemiyor. Ben de artık onların hazır yemeklerini yemiyorum. Onların yemeğini de ben sevmem. Evvelden otomobil da yoktu. Ben hasta olmasam bir alana gitmem.”
‘YOĞURT VE SÜT İLE ÇAM AĞAÇLARININ ALTINDA BÜYÜDÜK’
Havva Çevik ise 6 evladı olduğunu 1’inin öldüğünü anlatırken, Allah tarafından uzun yaşadığını ve genç kaldığını belirtti. Havva Çevik, şöyle devam etti:
“Allah’tan kaldım. Ne deyim. Devrinde dağlarda, taşlarda çok gezdim, hayvan güttüm. Artık burada konutumda yaşıyorum. Evlatlarımın denetiminde burada konutumda duruyorum. Biz cahiliz, şimdiki gençlere ne diyeyim ki. Anamız öldü, babamız öldü. Yoğurt ve süt ile çam ağaçlarının altında büyüdük. Çarık giydik, harman kaldırdık, ekin biçtik. Buğday ektik. Bu yaşlara gelmemizde en kıymetli şey bu.”
‘BİZ 6 KARDEŞTİK, 4 TANESİ ÖLDÜ’
Kardeşlerinin öldüğünü yalnızca Cennet ile kendisinin kaldığını belirten Havva Çevik, “Biz 6 kardeştik. 4 tanesi öldü. Ana baba sağ iken iyiydi. Artık ben evlatlarımın koltuğunun altında ne getirirlerse onu yiyip yaşıyorum” dedi.
Cennet Karagöz’ün gelini Emine Karagöz de kayınvalidesinin tarhana, bulgur, yoğurt ve sütü çok sevdiğini, umumide bunları yemek istediğini, kendisinin sevdiği yemekleri yapıp götürdüğünü söyledi.
Haber7
