Batı’da “Türkiye toplumsal medyayı yasaklıyor” algısının oluşturulmak istendiğini söyleyen Taha Dağlı dünya çapındaki 54 dev şirketin “toplumsal medya nefret lisanını körüklüyor” gerekçesiyle Twitter ve Facebook’a reklam vermeyi durdurduğunu tabir etti.
Türkiye’nin de bu düzenlemeyle yetinmemesi gerektiğini söyleyen Taha Dağlı, birebir formda Türk şirketlerinin de gerektiği vakit ceza kesmeleri gerektiğini söyledi.
İşte Taha Dağlı’nın o yazısı;
Global şirketler, global şirketlerin yönettiği toplumsal medya platformlarına karşı harekete geçti.
Büyük bir savaş var.
Onlarca dev firma, facebook ve twitter’a reklam vermeyi durdurdu.
Tek tek firma ismi vermeyelim.
Toplamda dünyaca ünlü 54 şirket, twitter ve facebook’a bir ay boyunca reklam vermeyeceklerini duyuru etti.
Bu 54 global şirketin, toplumsal medya platformlarına yıllık kazandırdıkları reklam parası, tam 735 milyon dolar.
Bunu 12’ye bölecek olursak, 61 milyon 250 bin dolarlık bir ceza kesilmiş, toplumsal medya şirketlerine.
Neden?
Firmalar diyor ki, “sosyal medya nefret lisanını körüklüyor, o nedenle reklamı kesiyoruz”.
Bu onların münasebeti.
İşin aslı farklı da olabilir.
Dev holdingler kendi ortalarında bir şeyin hengamesini da veriyor, olabilirler.
Ticaret savaşları, artan ambargolar, salgın, ABD’de patlak veren ayaklanmalar, heykellerin yıkılması, dünyanın dört bir yanında daima bir olarak yeni bir hareketliliğin ortaya çıkması, tüm bunları en yüzeysel haliyle “küreselci-ulusalcı” arbedesi diye tanımlamak bile kâfi gelmiyor.
Köleliği anımsatan eski ABD liderlerinin heykelleri yıkılıyor.
Sanıyorsunuz ki, küreselciler, ulusalcılara karşı bir atılım yapmış.
O da ne bir bakıyorsunuz, birebir bireyler bu kere kölelikle çaba eden “kahramanların” heykellerini de yıkıyor.
Trump zıddı Antifa kümesi Seattle’da özerklik duyuru ediyor.
Tamam diyorsunuz, global şirketler, maşaları olan Antifa’yı Trump’ın üstüne salmış.
Ancak bir bakıyorsunuz sonraki gün tıpkı Antifa kümesi militanlar, birebir kentteki, global şirketlere ilişkin cafeleri, mağazaları yağmalıyor.
Twitter ile Facebook’a reklam vermeyi durduran 54 şirket diyoruz, çabucak hemen hepsi, küreselci diye tanımlanan firmalar.
Lakin reklam cezası verdikleri toplumsal medya şirketleri de o denli.
Demek ki hengame diğer.
Tahminen de olup bitenler; küreselci-ulusalcı arbedesinin yanı sıra küreselcilerin kendi içlerindeki arbedeyle, ulusalcıların kendi ortalarındaki arbedesinin bütününden oluşuyor.
YENİ DÜNYA TERTIBINE GEÇERKEN “BENİM DEDİĞİM OLACAK” ARBEDESI
Toplumsal medyaya ceza kesen o küreselci şirketlerden birinin, neler döndüğünü biraz daha iyi anlamamıza yarayacak bir açıklaması oldu.
ABD araba devi Ford’un idaresi, “Dijital ve toplumsal medya ekosistemini değiştirmek için daha fazla hesap verebilirlik, şeffaflık ve muteber ölçüm sağlanmasını istiyoruz” dedi.
Yani dijital ekosistemin değiştirilmesini talep ediyorlar.
Yeni dünya tertibine geçilirken, tüm hesabın kitabın ona nazaran yapılmasını istiyorlar ve bu değişimde şahsen kendilerinin kelam sahibi olmasını kural koşuyorlar.
Münasebeti ne olursa olsun, dünyaca ünlü şirketler, toplumsal medyadaki “nefret diline” karşı çıkıyorlar, toplumsal medya şirketlerine “Ali kıran baş kesen olamazsın, gerektiğinde hesap vereceksin” diyorlar.
Şirketlerin tutumu bu türlü.
Ülkelere bakalım.
ABD de birebirini yapıyor, AB üyesi ülkeler de.
Toplumsal medya şirketlerine gerektiğinde hesap soruyorlar, “bu kullanıcı terörü övmüş, onun hesabını kapat, sen de o paylaşımı sil” diyebiliyorlar. Şayet yapılmazsa hem kullanıcıya hem de toplumsal medya şirketine para ve mahpus cezası kesebiliyorlar. Üstelik o şirketlerden takır takır vergi de toplayabiliyorlar.
Türkiye geç de olsa bu mevzuda AB’deki düzenlemenin neredeyse birebirini yapıyor.
Toplumsal medyaya bir düzenleme getiriliyor. Nefret lisanı, hakaret, atak, terör üzere paylaşımlarla ilgili yaptırım süreci başlıyor.
Avrupa medyasına bakınca ne görüyoruz?
“Biz yaparsak iyi ancak siz yapamazsınız”.
İngiliz BBC de Alman DW de günlerdir bu türküyü söylüyor.
Türkiye’de toplumsal medya düzenlemesine “Türkiye toplumsal medyayı yasaklıyor” palavrasını yapıştırdılar.
Kendi ülkelerinde twitter’ın temsilcisi var. Ona istediklerini yaptırabiliyorlar.
Türkiye de birebir düzenlemeyi getiriyor, “Türkiye’de twitter temsilcilik açarsa, Türk yargısının kararlarını uygulamak zorunda kalacak” diyorlar.
Latife değil Alman DW’nin internet sitesinde bu mevzuyla ilgili haberde tam olarak bu söz yazıldı.
Sahiden pes doğrusu.
Şayet AB’nin yaptığı düzenlemeyse, Türkiye’ninkisi de düzenleme.
Yok, Türkiye toplumsal medyayı yasaklıyorsa, o halde Avrupa ülkeleri de yasaklıyormuş.
Zira Türkiye’nin gündemindeki düzenleme hususları, birebir Avrupa ülkelerindekiyle tıpkı.
BİZİM ŞİRKETLERİMİZ DE REKLAMI KESMELİ
Bir durum daha var.
Avrupa basını ne derse desin, Türkiye devleti, toplumsal medya şirketlerine yönelik bu adımları mutlak suretle atmalı.
Fakat yetmez.
Tıpkı o 54 şirket üzere Türkiye’den de büyük firmalar, toplumsal medya şirketlerine yıllık milyonlarca dolar reklam veriyor.
O şirketler nasıl “hesap vereceksin ey facebook, ey twitter” diyebiliyor ve reklam cezası kesebiliyorlarsa, bizim firmalarımız da birebirini yapmalı.
Haber7
