Diyanet İşleri Lideri Prof. Dr. Ali Erbaş, “21. Yüzyılda Aile Yapımıza Karşı Tehditler ve Ailenin Korunması” başlıklı panele katıldı. Din Vazifelileri Birliği Derneği (DİN-BİR-DER), Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV) ve Trabzon Kur’an Kursları Dernekleri Federasyonunun çevrim içi olarak düzenlediği panelin açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Lideri Erbaş, “Aileyi korumak ve aileye yönelik tehlikeleri bertaraf etmek için öncelikle Peygamber Efendimizi ve onun sünnetini iyi bilmek durumundayız” dedi. Erbaş, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamberin bütün insanlığa en hoş örnek olarak gösterildiğini hatırlatarak, “‘Andolsun, Allah’ın Resülünde sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için hoş bir örnek vardır’ ayetiyle onu her alanda en hoş örneğimiz ve her alanda rehberimiz olarak bize tanıtmaktadır. Münasebetiyle Allah Resulü Efendimiz, aile olarak, baba, komşu, yönetici, devlet lideri ve kumandan olarak en hoş örnektir. Hayatın hangi alanında olursa olsun Allah Resulü Efendimizin örnekliğinden bütün insanlığın istifade etmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
İnsanı başka varlıklardan ayıran en kıymetli özelliklerinden birisinin de hoş ahlak olduğunu belirten Erbaş, “Güzel ahlak, peygamberlerin de insanlığa bıraktığı en büyük mirastır. Hoş ahlakın doruğu, Peygamberimiz Hz. Muhammed’dir. Kur’an, onu bu vasfı ile bize tanıtmaktadır” tabirlerini kullandı.
Erbaş, Hz. Muhammed’in sünnetinin ehemmiyetine değinerek, “Onun tüm insanlığın kurtuluşu için verdiği çabayı iyi anlayarak sünnetini hayatımızın kılavuzu yapmak bizim en değerli görevimizdir. Peygamberimizin sünneti, Kur’an’ın hayata dönüşmüş formudur. Sünnet-i Nebi, Kur’an’dan sonra İslam’ın ikinci temel kaynağıdır. Hasebiyle onu göz gerisi ederek İslam’ın anlaşılması ve yaşanması mümkün değildir” açıklamasını yaptı.
İnsanlığın yaşadığı problemlerin başında ahlak krizinin geldiğine işaret eden Erbaş, “Bugün insanlığın en büyük sorunu, ahlak krizidir. Yani insanlığın huzurunu temin edecek olan İslami faziletlerin yitirilmesidir. Dünyayı İslam’ın şefkat, merhamet, hakkaniyet, hoş ahlak ve bir ortada yaşama unsurlarıyla tanıştırmak ise son peygambere ümmet olmanın onurunu yaşayan müminlerin iman ve kulluk sorumluluğudur” dedi.
“RAHMET VE MEVEDDET ÜZERİNE KONSEYİ BİR AİLE HUZUR VE MUTLULUĞUN KAYNAĞIDIR”
Erbaş tabirlerini şöyle sürdürdü:
Erbaş, ailenin insanların geçmişini geleceğine bağlayan bir köprü olduğunu belirterek, “Ailenin, kuşağı koruma etmek üzere değerli ve vazgeçilmez bir fonksiyonu vardır. Ailenin kuşağı koruma etme şuuruyla kurulduğu toplumlar, gelişmiş ve uygar toplumlardır. Zira insani ve vicdani pahalar lakin bu cins bir aile ortamında doğup gelişir ve bir sonraki jenerasyona aktarılır. Dine, hayata, topluma ve insanın var oluşuna dair sağlıklı bir zihniyet, aileden diğer hiçbir içtimai kurum yahut kuruluşta doğup gelişemez. Güçlü toplum, güçlü aile bağları ile kurulur. Huzurlu toplum, fakat aile huzuruyla kurulur” tabirlerini kullandı.
“AILEDE HUZURU YAŞAMANIN YOLU PEYGAMBERİMİZİN GÖSTERDİĞİ KIYMETLERİ AİLEDE HÂKİM KILMAKLA MÜMKÜNDÜR”
Erbaş, Hz. Peygamberin aile hayatının kıyamete kadar bütün beşerler için en hoş örnek olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
Haber7
