AK Parti Küme Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili, “Uluslararası bir kontratın onaylanmasının bir kanunla uygun bulunması yetkisi, yasama organı olan TBMM’ye, bu mukaveleyi onaylama yahut gerektiğinde fesih yetkisi ise yürütme organı olan cumhurbaşkanına aittir. İstanbul Mukavelesi’nin cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesi, hem iç hukukumuza hem de memleketler arası hukuka uygundur” dedi.
Akbaşoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili açıklamada bulundu. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasıyla ilgili tenkitlere cevap veren Akbaşoğlu, “İstanbul Mukavelesi’nin feshi ile ilgili işin aslı şudur; memleketler arası bir mukavelenin onaylanmasının bir kanunla uygun bulunması yetkisi, yasama organı olan TBMM’ye, bu mukaveleyi onaylama yahut gerektiğinde fesih yetkisi ise yürütme organı olan cumhurbaşkanına aittir. İstanbul Mukavelesi’nin cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesi, hem iç hukukumuza hem de milletlerarası hukuka uygundur. Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan süreçte, temele yahut tarza ait rastgele bir sorun bulunmamaktadır” dedi.
’60 YILLIK UYGULAMA NEYSE BİREBİRİ YAPILMIŞTIR’
İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili değerli baş karışıklığına sebep verecek; hakikati gizlemeye, doğruyu çarpıtmaya, palavra yanlışla kamuoyunu belli bir istikamete yönlendirmeye dönük siyasi partilerin yaklaşımlarına şahit olduklarını tabir eden Akbaşoğlu, CHP’nin iktidar olduğu periyodu hatırlatarak, şunları söyledi:
“Uluslararası mukavelelere ait çekilme kararına dönük 60 yıllık uygulama neyse tıpkı uygulama yapılmıştır. Yasama, yürütme ortasındaki münasebetler, kendi vazife ve yetki alanları içerisinde icra edilmiştir ve edilegelmektedir. Rastgele bir yetki gaspı asla kelam konusu değildir. CHP hükümeti periyodunda Başbakan İnönü iken, 11 Haziran 1963 tarihli, 244 sayılı bir kanun Meclis’ten geçiyor. Bu kanunun ismi, ‘Bazı Antlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun’. Hasebiyle mutabakatların yapılmasıyla ilgili cumhurbaşkanına yetki veren bir kanun. Milletimizin kararıyla, milletimizin onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi kelam konusu olunca 15 Temmuz 2018’de bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılıyor. Bu kararnamenin 3’üncü unsurunda motamot, 1963 tarihli 244 sayılı Kanun’un metni yer alıyor ve parlamenter sistemde cumhurbaşkanı ve Bakanlar Heyetiyle bir arada yürütme yetkisi kullanılırken, 2018’de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle yürütme yetkisinin direkt milletin seçtiği cumhurbaşkanınca kullanılacağı kararı net bir halde anayasada yer alıyor.”
‘BU APAÇIK BİR YALANDIR’
Tenkitlere ilgili mevzuatları da hatırlatarak karşılık veren Akbaşoğlu, Anayasanın 90’ıncı hususuna nazaran bir milletlerarası antlaşmanın üç merhaleden geçerek yöntemine uygun halde yürürlüğe girdiğini belirterek, şöyle dedi:
“Bir milletlerarası kontrat evvel yürütme organı tarafından imzalanıyor, yürütmece imzalanan bu mukavele daha sonra TBMM’ye, yasama organına geliyor. Meclisce bu memleketler arası kontratın yürütme tarafından onaylanmasının uygun bulunmasına ait kanun çıkarıyor. Bu kanun ile Meclis, yürütmeye yani cumhurbaşkanına müsaade veriyor, ‘bu memleketler arası mukaveleyi onaylayabilirsiniz, sizi yetkilendiriyorum, ister onaylayın, ister onaylamayın’ diye yetki, müsaade veriyor. Yasamanın faaliyeti bundan ibarettir. Sonra üçüncü basamakta da Meclis’in kabul ettiği kanunun onaylanması, yürütme organı olan cumhurbaşkanınca icra ediliyor. Yürütmenin imzası, yasamanın kanunla uygun bulması ve yürütmenin onaylamasıyla metoduna uygun bir biçimde yürürlüğe girmiş oluyor. Gerek 1963 tarihli 244 sayılı Kanun, gerekse Cumhurbaşkanlığı 9 No’lu Kararnamesi, yönetim hukukunun temel temeli olan yolda paralellik unsuru yeterince bir idari süreci kim onaylamışsa o idari süreci kaldırma yetkisini de tıpkı makama ve merciye veriyor. Bu kadar kolay ve yalın olan bir mevzuyu bile ‘Yetki gaspı vardır. Nasıl olur da cumhurbaşkanı kararıyla Meclis iradesi ortadan kaldırılabilir?’ haline büründürmek lakin gerçeği çarpıtmaktır, kamuoyunu aldatmaktır. Bu apaçık bir palavradır. Hasebiyle CHP’ye güvenilmeyeceği bir defa daha ortaya çıkmıştır”
Haber7
