Diyanet İşleri Yöneticisi Ali Erbaş Ayasofya ile ilgili alınan karar sonrası yapılacak hazırlıklar ve sonrası hakkında A Haber canlı yayınında kıymetli açıklamalarda bulundu.
“ORİJİNAL İSMİNİN DEVAM ETMESİ DAHA AKILLICA OLUR”
Ayasofya’nın 19 Kasım 1936 tarihinde düzenlenen tapu evrakında Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi olarak geçen isminin değiştirilip değiştirilmeyeceği ile ilgili soruya Erbaş “Orijinal isminin devam etmesi daha yanlışsız olur. Zira 1453 yılından itibaren Ayasofya-i Cami-i Kebiri (Büyük Ayasofya Camii) olarak daima devam etmiş. O hususta rastgele bir değişiklik şu an itibariyle kelam konusu değil.” şeklinde karşılık verdi.
AYASOFYA FETHİN SEMBOLÜ
Erbaş, Ayasofya’nın, fethin en büyük sembolü olduğuna işaret ederek, vatandaşların çoğunluğunun Ayasofya’nın ibadete açılması kararını büyük bir heyecan ve memnunlukla karşıladığını aktardı.
Ayasofya Camisi’nde yapılacak düzenlemelere değinen Erbaş, şu haberleri verdi:
“Din İşleri Yüksek Konseyimiz bu mevzuyu çalıştı. İnşallah pazartesi günü son halini verecek. Bu bahiste rastgele bir dert yok. Doğal Ayasofya 1453’ten evvel yaklaşık bin yıllık bir kiliseydi. Olağan kiliselerde, mahsusen Ortodoks kiliselerinde ikonalar, fotoğraflar bulunur. Ayasofya 1453’te ibadete açıldıktan bir müddet sonra süreç içerisinde onlar kapatılmış ve o halde ibadet yapılmış.
İnşallah 24 Temmuz’dan itibaren ibadet yapmaya başladığımızda o fotoğrafların üzerini bir biçimde perdelemek ya da teknolojik imkanlardan yararlanarak ışıkla karartmak ve namazdan sonra da tekrar perdeyi açarak ya da o karartmayı kapatarak ziyaretçilerin müşahedesine sunmak formunda bir tatbik yapacağız. Bu bahiste Diyanet İşleri Yüksek Konseyimizin da cevazı vardır, rastgele bir sakınca yoktur. İnşallah şık bir sistemle bunu çözeceğiz.”
– “CAMİDE 2 İMAM, 4 MÜEZZİN HIZMET YAPACAK”
Erbaş, caminin isminde bir değişiklik olup olmayacağına yönelik soru üzerine ise caminin orjinal ismi olan “Ayasofya-i Kebir Camii” ismiyle ibadete devam edilmesinin daha münasip olacağını söyledi.
Eski CHP Milletvekili Muharrem İnce’nin, “Davet gelirse Ayasofya’da namaza giderim.” laflarını pahalandıran Erbaş, “Bütün Müslümanlar davetlidir. İsim isim rastgele bir davet laf konusu değildir. Ezan, bütün Müslümanlar için bütün camilere umumi davet meali taşır zati. Hasebiyle bütün kardeşlerimizi ezanla davet ediyoruz.” sözünü kullandı.
24 Temmuz Cuma günü kılınacak namaza kişilerin maske ve ara kuralına dikkat ederek gelmesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, “Tedbirlerle ilgili yarından itibaren hem Kültür ve Turizm Bakanlığı hem Vakıflar Umumî Müdüriyeti hem de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ekip çalışmalarına başlayacağız. İnşallah 24 Temmuz’da Ayasofya’da şık bir açılışla, cuma namazıyla ibadetlerimize başlayacağız.” diye konuştu.
Erbaş, Ayasofya Camisi’nde hizmet yapacak kimselerin belirlendiğine işaret ederek, şunları söyledi:
– “AYASOFYA’YLA İLGİLİ KARARLARI ALMADA ÖZGÜR HAREKET ETTİK”
Ayasofya’nın ibadete açılacağı 24 Temmuz’un, Lozan Antlaşması’nın 97’nci yıl dönümüne denk gelmesinin Türkiye’nin özgürlüğü yanında kıymetli bir adım olup olmadığına yönelik soru üzerine Erbaş, Türkiye’nin bu duruma bir gereksinimi bulunmadığını belirtti.
Erbaş, Türk milletinin asırlardan beri bağımsızlığını koruma ettiğini ve “özgürlük” sözü ile Türk milletinin birbirine yakıştığını vurgulayarak, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Ayasofya’yla ilgili kararları alma noktasında her devir özgür hareket ettik ve bundan sonra da özgür hareket etmeye devam edeceğiz. Herkesin de bizim bu özgürce verdiğimiz kararımıza hürmet duyması gerekir. İnşallah 24 Temmuz’a denk gelmiş olması saf ki bir mana da tabir ediyor. Milletimizin özgürlüğünü perçinlemiş olması noktasında kesinlikle eği olur. Hayırlara vesile olur inşallah.”
– “CAMİNİN TAMAMI RAHAT BİR FORMDA TASARRUFA HAZIR HALE GETİRİLECEK”
Ayasofya’nın yabancı turistler tarafından ziyaret edilmesine yönelik düzenlemelere değinen Erbaş, “O bahiste hiçbir dert olmaz. Sultan Ahmet, Süleymaniye, Fatih yani bizim bütün tarihi camilerimizde binlerce, yüz binlerce turist ziyaretinin laf konusu olduğunu hepimiz biliyoruz. Değerli olan ibadet esnasında ibadetteki huzura ve huşuya zarar vermeyecek biçimde planlamalar yapmak. Bu durum da mümkündür. Namaz kılınan mekanlara ya da namaz kılanların önlerine geçmemek halinde gayrı taraflarda ziyaretlerini yapabilirler. Bu hususta hiçbir meşakkatin olmayacağını düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Erbaş, Ayasofya’daki kıymetli ortamların tamamının ziyarete açılıp açılmayacağını Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Umumî Müdüriyeti ve Diyanet İşleri Başkanlığının belirleyeceğine işaret ederek, caminin tamamının rahat bir halde tasarrufa hazır hale getirileceğini anlattı.
Camideki kimi taşınabilir sembollerin bir müzeye taşınmasının planlanıp planlanmadığına yönelik soru üzerine ise Erbaş, “Tabii camide kalması gerekenler kalacak lakin camide bulunması ya da bulunma mecburiliği olmayanlar kesinlikle bir tarafta sergilenir ve bu formda ziyaretçiler tekrar onları tutarlı ortamlarda müşahede edebilirler.” tabirini kullandı.
– “AYASOFYA’NIN AÇILIŞI BAĞIMSIZLIĞIMIZLA ALAKALI BİR KONU”
Erbaş, Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya Vakfiyesi’ne değinerek, şunları söyledi:
İnşallah dünden itibaren bu milletin üzerindeki o bedduanın kaldırılmasına da bu karar vesile olmuştur, bunu umalım. Zira öteden beri biz daima, ‘Ayasofya örtülü kaldığı müddetçe Fatih’in bedduası bu milletin üzerindedir’ üzere bir söylemi duyarak büyüdük. Münasebetiyle umudumuz odur ki dünden itibaren bu beddua bu milletin üzerinden kalkmıştır. İnşallah bundan sonra millet olarak daha ulu ve Rabbimizin isteğine münasebetli işler yapma noktasında ilerleriz ve bu bedduadan da kurtulmuş oluruz.”
Ayasofya’nın ibadete açılmasına ait dış basında konum alan açıklamalara değinen Erbaş, laflarını şöyle sürdürdü:
Haber7
