Türkiye Besin ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) AB Yeşil Mutabakatı ve mutabakatın gıda-içecek kesimi üzerinde beklenen tesirleri ele alındı.
TGDF’den yapılan açıklamaya nazaran, federasyon tarafından düzenlenen webinarda, AB Yeşil Mutabakatı ve mutabakatın gıda-içecek dalı üzerinde beklenen tesirleri konuşuldu.
Moderatörlüğünü TGDF Etraf Komitesi Lideri Kürşat Apan’ın yaptığı webinarda konuşmacı olarak Ticaret Bakanlığı Milletlerarası Kuruluşlar ve AB Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, TİM İstanbul Yaş Meyve Zerzevat İhracatçılar Birliği Lideri Melisa Keyifli, Etraf ve Şehircilik Bakanlığı İklim Değişikliği Uzmanı Tuba Seyyah ve EWA Kurumsal Danışmanlık Kurucu Ortağı Dilek Emil konuşma yaptı.
Webinar’da Yeşil Mutabakatı’nın tarım ve besin sistemlerini nasıl etkileyeceği, Yeşil Mutabakat’ın yarattığı ticari tasalar ve hudutta karbon düzenlemesi üzere başlıklar değerlendirildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen TGDF Etraf Komitesi Lideri Kürşat Apan, son devirde etrafın gündemin ana unsurları ortasında girdiğini belirterek, “Çevre mevzuları ülkemizde ve dünyada ehemmiyet kazanıyor. Bu mevzuda da önemli aksiyonlar alınıyor. Etraf, toprak, su, tarım varlığımızı devam ettirebilmenin birinci koşulu. Etraf olmadan kesimimizin var olması mümkün değil. Bizler de TGDF ve üreticiler olarak, bu şuurla çok uzun vakittir çalışmalarımızı büyük bir uğraşla sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz.” sözlerini kullandı.
Bilhassa BM Kalkınma Gayelerine paralel kıymetli çalışmalar gerçekleştirdiklerini aktaran Apan, “Sürdürülebilir Tarım ve Etraf konusunda dalımızın yol haritasını belirlemek için ülkemizin önde gelen bilim insanlarıyla çalıştık. Bunun çıktılarını rapor olarak yayınlandık. Gerekli mecralarda ve kamuoyunda bu raporları paylaştık.” değerlendirmesinde bulundu.
AB Yeşil Mutabakatı’nı “Çevresel tahribatı engellemek ve gelecek jenerasyonlara hoş bir tabiat bırakmak için, milletlerarası arenada atılmış çok kıymetli ve radikal bir adım” olarak tanımlayan Apan, “Bu mutabakatın en can alıcı noktası şu, 2050’de net sera gazı emisyonunu sıfırlamayı hedefliyor. Buna adapte olmak için de önemli stratejiler geliştirmemiz gerekiyor.” dedi.
TİM İstanbul Yaş Meyve Zerzevat İhracatçılar Birliği Lideri Melisa Keyifli ise “Türk besin endüstrinin en büyük özelliklerinden birisi esnek olması, her şarta ahenk sağlayabilmesi.” yorumunu yaptı.
En büyük sorunun ham unsur kaynağı olduğunu, endüstriyel tarım diye bir ayrışma olmadığını aktaran Memnun, şunları kaydetti:
“Ticaret Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı ile birlikte çok daha sıkı çalışıp, mevzuyu toprağa indirmemiz gerekiyor. Birinci başta, taze eser ihracatı için köylümüzü eğitmemiz, toprak bütünleştirmesi yapmamız gerekiyor. Organik tarımı çok denetimli yapıyoruz, tercih edilen ülkeyiz. Organik tarım sayesinde katma kıymeti çok yüksek ihracat yapıyoruz. Lakin bunu olabildiği kadar bütüne yaymamız gerekiyor. Avrupa’ya ihracat yapan birçok firmamız, sürdürülebilirliğin gerekli olduğu şartları kendi fabrikalarında sağlamış durumda. Yeşil Mutabakat çerçevesinde fabrikalarımızı dönüştürmemiz gerektiğinde, fabrikaların üzerine ekstra maliyetler gelmesi kelam konusu. Ambalaj ve üretim kademesinin dışında da bu kelam konusu olacak. Talep edilen ödenekler konusunda, bilhassa AB’ye ihracat yapan firmalara makul hususlarda dayanak sağlanması, ihracatın düşmesini engelleyecektir.”
EWA Kurumsal Danışmanlık Kurucu Ortağı Dilek Emil ise TGDF’nin süratli davranarak AB Yeşil Mutabakat’ın besin ve içecek bölümü üzerindeki tesirlerini görüşmesini memnuniyetle karşıladığını belirterek, Yeşil Mutabakat’ı iklim değişikliği ve etraf tehditlerine karşı bir büyüme stratejisi olarak gördüğünü bildirdi.
Pandemiyle birlikte ülkelerin dayanak paketleri açıkladığını, bunun iklim değişikliğiyle uğraş eden projelere olumlu yansıdığını aktaran Emil, stratejinin temel ögeleri ortasında AB’yi sürdürülebilir bir biçimde rekabetçi yapmanın ve kaynak verimliliğinin bulunduğunu kaydetti.
Emil, AB’de dikkatle takip edilmesi düzenlemeler olduğunu aktararak, “Her açıdan sağlam bir besin sistemi inşa ediliyor. AB Komitesi bunun için 2023’e kadar yasal bir çerçeve çıkaracak, sürdürülebilirlik performansını sertifikalandırılacak. Sürdürülebilirliğin artık besin etiketlerinde yer alacak olması ve karbon piyasaları dikkatle takip edilmesi gereken öbür alanlar olarak öne çıkıyor. Başka bir bahis ise ambalaj, burada tek kullanımlık ambalajdan çok kullanımlı ambalajlara geçiş var.” tabirlerini kullandı.
ldiğini aktararak, “AB Yeşil Mutabakat, Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği ile uğraş ve ekonomik büyüme perspektifiyle 2050 yılına yönelik stratejik vizyonunu ortaya koyuyor. Öte yandan sanayi, güç, ulaşım, biyoçeşitlilik, etraf, besin ve kentleşme üzere başlıklarda çabucak hemen tüm bölümleri ilgilendiren düzenlemeler içermektedir.” bilgisini verdi.
Seyyah, mutabakatın 2050 yılına kadar ekonomik büyüme ve kaynak kullanımını birbirinden ayırmayı ve sera gazı emisyonlarını net olarak sıfırlamayı hedeflediğini belirterek, pakette sıcaklık artışının 1,5 derece ile sınırlanması, AB İklim Kanunu, hudutta karbon düzenlemeleri, yeni sanayi stratejisi, döngüsel iktisat aksiyon planı üzere ögelerin bulunduğunu kaydetti.
2019 yılı datalarına nazaran Türkiye’nin ithalatının yüzde 33,9’unu, ihracatının ise yüzde 48,9’unu Avrupa Birliği ile gerçekleştirdiğini belirten Seyyah, “Avrupa Yeşil Mutabakat uyarınca uygulanacak siyasetler, Türkiye’nin AB ile ticari bağlarını olumsuz etkileyecek.” tabirlerini kullandı.
Ticaret Bakanlığı Memleketler arası Kuruluşlar ve AB Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, Avrupa Yeşil Mutabakat’ın getirdiği kapsamlı değişiklikler nedeniyle AB ve tüm dünyada yakından izlenen bir teşebbüs olduğunu tabir ederek, değişimlerin AB ile bağda olan ülkeleri de etkileme potansiyeline sahip olduğunu kaydetti.
“Döngüsel iktisat çok kıymetli değişiklikler getirecek bir teşebbüs. Besin da bunun altında yer alan 6 gaye daldan bir tanesi” diyen Güçlü, ambalaj, ulaştırma üzere birçok alanda AB’nin getireceği değişikliklerin paha zincirini etkileyeceğini, bu nedenle üreticileri yakından ilgilendirdiğini belirtti.
Güçlü, birtakım değişikliklerin şimdi netleşmediğini aktararak, Türkiye’de bu husustaki çalışmaların erken başlamasını memnuniyetle karşıladığını bildirdi.
Haber7
