Batı Şeria’nın güneyindeki Hursa köyünde yaşayan Mansur, 2003 yılında Bir’us Sebi bölgesinde bir İsrailliyi yaraladığı savıyla gözaltına alındı. Hakkında verilen 17 yıllık mahpus cezasının birçoklarını hücrede geçiren Mansur, birkaç gün evvel Negev Hapishanesinden tahliye edildi.
Oğullarını karşılamak için Batı Şeria’nın güneyindeki Bir’us Sebi denetim noktası gelen ailesi ve yakınları Mansur’un durumunu görünce büyük şaşkınlık yaşadı.
Yıllardır hayali kurulan karşılama anı beklenenden biraz farklı gerçekleşti. Hapishanedeyken bir ziyaret sırasında annesini tanımayan Mansur, artık de onu karşılamaya gelen yakınlarının birçoklarını tanıyamadı.
Genç adam, sıhhat problemleri nedeniyle meskenlerine geçmiş olsun dileklerini iletmek için gelen konukları dahi karşılayamadı.
– İSRAİL HAPİSHANELERİNDEKİ TIBBİ İHMAL SIKINTISI
Mansur’un babası El-Hac Yusuf Şehatit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, o anları “Oğlumu gördüğümde hali içler acısıydı, çok zordu ancak sinirlerime hakim olmaya çalıştım. Mansur yaklaşık 75 kilogram tartısında genç bir adamdı, harika bir aklı vardı. Bu halde görünce hayretler içinde kaldım.” kelamlarıyla anlattı.
Genç adamın Bir’us Sebi bölgesinde bir İsrailliyi yaraladığı gerekçesiyle 2003 yılında gözaltına alındığını ve sert bir soruşturma sürecinin akabinde 17 yıl mahpus cezasına çarptırıldığını kaydeden baba Şehatit, şöyle devam etti:
“Oğlum farklı hapishanelere sevk edildi. Fakat en kuvvetli günlerini tek kişilik hücrede geçirdi. Birinci 3 yıl aralıksız, öbür müddette ise aralıklı biçimde yaklaşık 13 yılını hücre mahpusunda geçirdi. Birden fazla vakit elleri ve ayakları da kelepçeliydi.”
Baba Şehatit, tutukluluk sürecinde hudutlu sayıda görüş müsaadesi alabildiklerini söz ederek, oğlunun kısmi formda hafızasını kaybetmesine neden olan tıbbi ihmalin yanı sıra sıhhat meselelerinden muzdarip olduğunu lisana getirdi.
Oğluna hapishanede rastgele bir tedavi uygulanmadığı için sıhhat durumunun kötüleştiği ve hafızasında kahırlar yaşadığını tabir eden Şehatit, “Bir yandan tecrit başka yandan hapishane vazifelilerinin makus davranışları, Mansur’u sıhhatinden ve hafızasından etti.” diye konuştu.
Şehatit, oğlunun tedavisinin ihmal edilmesini “infaz” halinde nitelendirerek, hapishane görevlilerini de Mansur’a ne olduğu bilinmeyen kimi ilaçlar verip sıhhat durumunun kötüleşmesine neden olmakla suçladı.
– AİLE 7 SENE BOYUNCA ZİYARETTEN MEN EDİLDİ
Şehatit, oğlunu 7 sene boyunca hiç ziyaret edemediklerini, başka yıllarda da yalnızca senede bir sefer müsaade verildiğini kaydetti.
Mansur’un sıhhat durumunun 2010’dan bu yana kötüleştiğine dikkati çeken Şehatit, artık oğlunun kendisini ziyaret eden annesini tanımayacak bir evreye geldiğini belirtti.
– HÜCRE HAPSİNDEN KURTARMA EFORLARI
Mahkemede, hücre hapsinin sonlandırılmasını istediklerini kaydeden baba, oğlunun ise İsrail’den hiçbir biçimde talepte bulunmamalarını istediğini aktardı.
17 yıl boyunca Filistinli tutukluların desteklenmesi çerçevesinde düzenlenen her türlü aktifliğe katıldığını belirten Şehatit, bu sayede sesini duyurmaya çalıştığını lakin başarılı olamadığını aktardı.
– TEDAVİ ARAYIŞLARI
Şehatit, aslında oğlunun tahliyesinin 11 Mart’ta olması gerektiğini hatta annesinin bunun için ziyaretine gittiğini fakat oğlunun bir ay gecikme ile özgür bırakıldığını lisana getirdi.
Acılı baba, oğlunun kalbinden rahatsız olduğunu ve tedavi sürecini başlatacağını belirterek, “Ciğerparemi bu halde nasıl bırakırım. Oğlumun sıhhati konusunda yetkililerin ihmali kelam konusu, en azından bu bahse dünyanın dikkatini çekmek istiyorum.” dedi.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, dün Mansur’u ve ailesini ziyaret etmişti. Başbakan Iştiyye, ziyareti sırasında Devlet Lideri Mahmud Abbas’ın Mansur’un tedavisi için Beytullahim’deki bir hastaneye nakledilmesi istikametindeki kararını iletmişti.
– FİLİSTİNLİ TUTUKLULARIN VÜCUT VE AKIL SIHHATLERİNİN AMAÇ ALINMASI
Filistinli tutuklular konusunda araştırmacı Munkız Ebu Atvan ise “Mansur eş-Şehatit’in başına gelenler, hapishane idaresinin aralıksız uyguladığı azaplardan ve tek kişilik hücrelerdeki tecrit hapsinden kaynaklanıyor.” diye konuştu.
Hücre mahpusunda 10 yıldan fazla kalan tutuklunun sıhhatinin bozulmasının beklenen ve olağan bir reaksiyon olduğuna işaret eden Ebu Atvan, “İsrail hapishaneleri, Filistinli tutukluların ruhsal ve fizikî altyapısını tahrip etmek için bilimsel ve mühendislik çalışmalarıyla hazırlandı.” tabirlerini kullandı.
İşgal güçlerinin, Filistinli tutukluların vücut sıhhatini çeşitli hastalıklarla tahrip ettiğini ve akıl sıhhatini da bozmaya çalıştığını söyleyen Ebu Atvan, böylelikle topluma hasta bir birey olarak döneceğini münasebetiyle toplum inşasında ve işgal güçleriyle çabada misyon alamayacağını lisana getirdi.
– İSRAİL HAPİSHANELERİNDEKİ FİLİSTİNLİ TUTUKLULAR
Filistin resmi kaynaklarına nazaran, İsrail hapishanelerinde hala 365’i idari tutuklu 4 bin 450 Filistinli bulunuyor.
İsrail, “idari tutukluluk” ismini verdiği uygulamayla Filistinlileri istihbarata dayalı 1 ila 6 ay alıkoyabiliyor.
Tutuklunun, “İsrail’in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine” karar verilmesi halinde askeri hakim, hata isnadında bile bulunmadan tutukluluk mühletini 5 yıla kadar uzatabiliyor.
Sivil toplum örgütü olan Filistin Esirler Cemiyetinin raporlarına nazaran İsrail, Filistinli tutuklulara, kasıtlı olarak tıbbi ihmal uyguluyor yahut “yavaş ölüme” terk ediyor.
Cemiyet, 2020 yılı sonuna kadar işgal güçlerine ilişkin hapishanelerde bulunan hasta tutuklu sayısının 700’e ulaştığını, bunlardan 300’ünün kronik hastalıklara sahip olduğunu ve sıhhat durumlarının yakından takip edilmesi gerektiğini bildirdi.
Esirler Cemiyeti, ayrıyeten yaklaşık 10 tutuklunun da kanser hastası olduğunu kaydetti.
Haber7
